29 Aralık 2008 Pazartesi

Yeni zamanlar-dakikalar-saliseler..

Özel ve güzel birgün
Hicri:1430 –Muharrem 1
Himmetine nail olmayı hikmetinden sual olunmamayı dileyerek yeni bir yıla girizgah yapmış olalım inşAllah.
Bu sene hicri ve miladi takvim yakın zamanlara düştü her ikiside aynı ark’ta akıyor sonuçta umarım gelen her yeni gün-zaman kararlı ve emin bir zamandır hakkımızda..
Yeni zaman dilimlerimiz hayr ve dua ile ola..

***

dün sabah bütün gazetelerde Gazzeden gelen o-maalesef ki-bilindik fotoğraf,gözleri açık bir erkek ceseti ve etrafta kanlar için de yatan bir sürü insan..
bunlar olurken bazı şeyleri yapmak içimden gelmiyor
ama ne yazık ki bir sürü insan kulak tıkayabiliyor,halbuki ölümün hele de böyle gelen ölümlerin ne ideolojisi olmalı nede bir rengi-ırkı herkes aynı dili konuşmalı yere yığılan bedenler için herkes aynı sözcükleri aynı hıçkırıkları atabilmeli şu an açlıkla yada yaralarıyla uğraşan ufak bir çocuk için..

biliyorum burada yemekler yayınlıyoruz sıcaklık ve samimiyet dolu cümleler eşliğinde ama dışarda bizden ayrı da bir yaşam var onlara kulak tıkamak hiçte vicdani gelmiyor,2 gündür yediğimden de utanır oldum.
umarım yeni zamanlar insanların bir kereliğine dünyaya gelindiğini farkettiği vicdanlarını bildikleri tanıdıkları zamanları getirir..

içimden inanmak gelmesede genede ÜMİT diyorum,dünyanın neresinde acı çeken insanlar varsa hepsi için ÜMİT!

14 Aralık 2008 Pazar

Bayramdan kalanlar

Bir bayram daha geçti gitti ömürden,akan zamanlara bir yenisi daha eklendi.
Bu eklenen zamanların kimisi böyle fotoğraflandı,kimi ise hafızaya nakşedilen fotoğraflar oldu 101 yaşındaki sara teyzenin annesi gibi.
O kadar dinç o kadar tatlıki unutmak mümkün değil maşallah.
Velhasıl güzel anlar zamanlar kaldı.Umarım gelecek bayramları her birimiz sevdiklerimizle,seveceklerimizle karşılarız ve yaşarız..

Antepten gelen kuru sebzeler acur,biber,patlıcan görüntüleri çok güzeldi yayınlamak istedim.Annem, bayram için sarmaların yanına yaptı. Acurun kurusunu ilk defa yedim ve yememişlere de muhakkak tavsiyemdir.
Bayramın 4. günü teyze kızım ve çocuklarıyla edilen kahvaltı kalabalık,bol sesli ama güzel oldu.
***
Sofrada koca bir servis tabağıyla görünen salatada havuç salatası var. Malum bizim evde kahvaltıda yazın domates salatalık,kışın ise havuç salatası yenir.
Herkese muhakkak tavsiyemdiri,bir denemeliler. Yeterince zarar görmüş bünyelerimizi kışın kış yiyecekleri,yazın yaz yiyecekleri ile beslesek en azından birşeyler yapmış oluruz.

1. Havuçları rendenin büyük rende kısmıyla değil küçük rende kısmıyla rendelerseniz güzel oluyor.
2. Sonrasında üzerine doğranmış maydonoz ve zeytinyağı(o gün maydonoz bitmişti kıvırcıkla idare ettik ama maydonozla bir başka güzel)
3.işte mis gibi bir salata hele de peynirle yenirken harika bu salata,ısrarla tavsiyedir.

Bir peynir tutkunu olarak peynir tabağı olmazsa olmazlardan trabzon tel peynir,kaşar peynir,beyaz peynir.
Dipnot eklemeden geçemeyeceğim peynir tabağındaki o süsünü incelemeyen kalmadı desem abartı olmaz.Kimisi fındık sandı kimisi nohut. Hatta kuzenim eliyle kaldırmaya çalışmış.Sonra ben dedim o onun süsü ama biri de "sormadan geçmez mi diyorum?"yok daha sormayan çıkmadı harika ya!

8 Aralık 2008 Pazartesi

Bayram gelmiş...

kimine bir çift ayakkabı
kimine bir çift çorap
kimine kavurma
kimine bayram harçlığı
kimine bir poşet et
kimine tabak tabak tatlı
kimine el öpme merasimi
kimine uzun bir tatil
kimine yeni kıyafetler
kimine hatırlanacağı gün
kimine ise kutsal topraklarda yaşadığı coşku ve DUA!
vs.vs.vs.

birçok kişi için ayrı bir anlam taşıyan bir bayram bu bayramda..
herkesin arzu ettikleri gibi,hayallerindeki gibi bir bayram yaşaması dileğiyle Kurban Bayramınız mübarek olsun!..

2 Aralık 2008 Salı

Tarçın&fındık+eskilerin buluşması..

Açıkçası bu tarifi eklemeden önce bir sürü cümle birikmişti zihnimde yazılmak için ama bilgisayarda resimleri hazırlarken hepsi uçtu herhalde..
***
Geçen hafta bu güzel nefis sofranın sahibine misafirdik arkadaşlarımla,ziyaretimizde tatlı mı tatlı bebeğinide görmeye gitmiştik Nurcihan'ın birde adaşımdı bebeği çok tatlıydı,zaten bebekler çok tatlı Alah her birine uzun sıhhatli ömür nasib eylesin aileleriyle birlikte..
Geçenlerde gülnihal senin tarçınlı kurabiyelerden istiyor canım deyince oda hazır gelmişken bende bu kurabiyelerimden yaptım arkadaşa götürmek için,hatta bundan önce çok sık yapardım ama uzun süredir yapmadığım için biraz unutmuşum tarifini aklımda kalanla yaptım ve birde fındığını da kavurdum nefis oldu.
***
bu arada ilginçte birşey oldu biz yolda arkadaşlarla konuşuyoruz meryem ablamıza da diyoruz senin pizzandan isteriz yakın zamanda diye sanki bu ses nurcihan'ada duyurulmuş olucak ki onlara bir gittik 2 tepsi pizza bu kadar olur yani söylediklerimiz dua niyetine geçmiş sanki.
pizzada,kurabiyeside hele o dolmalar,salata,karadut reçeli her biri ama her biri nefisti sakızlı muhallebisi çok hafifti burdan da ellerine sağlık diyorum tekrardan..
Tarçın fındık buluşması

Malzemeler:

200-250 gr.tereyağ(margarin kullanmak isteyen bir paket kullanabilir bu ölçülere)
2 yumurta
1 su bardağı pudraşekeri
1 su bardağı iri dövülmüş fındık
2 tatlı kaşığı tarçın
1 paket kabartma tozu
Aldığı kadar un

Yapılışı:

Öncelikle iri dövülmüş fındığı teflon tavada kısıkta kavurun(benim gibi hem derse bakayım deyip hemde üstünde unutmayın fındığı)güzel kavrulunca ocağı kapatın soğumaya bırakın.
Soğuduktan sonra karıştırma kabınızın içine alın ve un dışında bütün malzemeleri önce bir yoğurun.
Sonra özleşen malzemelerin içine azar azar unu ekleyin,yumuşak bir kıvama gelince elinizle yuvarlayıp tepsiye dizin ve fırına verin.
Odamdan görünen bahçede bu ağaç şu an çok gözalıcı durumda onun güzel görüntüsü de çıksın istedim pek iyi çıkamasada..
not:arkadaşlar tarifinde 1-2 eksiği önce unutmuşum sonra ekledim bana hatırlatmalarınız için çok teşekkürler ve ayrıca dalgınlığım için de herkesten özürler..

18 Kasım 2008 Salı

Kum saati gibi ömür..

İnad güzel bir haslet değildir belki,belki de buna inat mı demeliyiz bilemiyorum ama yaptığım işlerin üzerinde sebatkar ve inatçı bir kişilikle durduğumu hem bilirim hem de böyle söylenir…
Bu blog işine girerken de bunu bu denli ciddiyetle götürmekle beraber, “her şeye rağmen”sözcüğünün boşa çıkmayacağı bir anlayışla da hareket etmeye dikkat etmeye çalıştım. Şükür ki öyle de devam ettirmeyi umuyorum ama son günlerde aksayan bir halde gidiyor, uzun uzun aynı görüntü çıkıyor sayfayı ziyaret eden güzel insanların karşısına ve bu benim içimi kemiren son günlerdeki bir sürü şeyin arasına çentik atıyor bende varım diye..
Ben herkesten “izninizle”diyerek bu aksamaların biraz daha uzayacağını dile getirmek istiyorum evet önümdeki 2 hafta zorlu sınavlarla uğraşacağım 2 hafta bir şeyler yapmak istesemde yapmaya belki zaman da bulsam bile vicdanımla isteklerimin arasında kalacağım,çok ekstrem bir durum olmassa—annemin üretkenliklerini fotoğraflayabilirsem o ayrı—ben gene böyle uzun uzadıya aynı görüntülerle karşılaştırabilirim sizin gibi güzel insanları…
Umarım ruhumdan geçenleri uygun cümleler eşliğinde aktarabilmişimdir,umarım samimiyetimi anlamak için illa halimi görmenize gerek kalmadan da beni en iyi anlattığına inandığım “yazmak” düsturuyla ifademi en iyi şekilde sunabilmişimdir..
Bazı yapılanlar kolay olabilir ve çevredeki blog arkadaşların maharetli ellerinden daha da iyisinin çıktığı-çıkacağı cinstende olabilir ama çevremden o basit diye tabir edilenler için bile nasıldı tarif dendiğini görünce yayınlamak istedim,birde herkesin eli farklı bunu kabul edelim aynı şeyi 5 kişiden yersiniz muhakkak birinin kendi farkı vardır kimi çimdik tuz atar,kimi mahlep koyar,kimi şekeri bol tutar vs vs bu yüzden herkesin farkı bilinmeli ve ne yaptı diye nasılmış diye görülmeli.
Birde çok leziz oldu,tostunu domates peynir kekikle sevenler içinde ideal bir lezzet nacizane tavsiyemdir..
Domatesli Ekmekler
Tost ekmeklerinize fırçayla güzelce zeytinyağı sürdüm,sonra da yazdan yapılmış biberli rendelenmiş domates sosunu üzerine kaşıkla çok sulandırmayacak kenarlara akmayacak şekilde koydum ve kaşar peynirlerini ince doğrayıp onları elimde şeritler halinde kopardım ve üzerlerine koydum en sonunda ise kekik serpip sıcak fırına verdim ve üzerleri kızarınca da fırından çıkarıp sofrada bu lezzeti bekleyenlere hemencecik götürdüm.

7 Kasım 2008 Cuma

Yeni sözcükler-cümleler getirdi bu FUAR da..

Beklenen gün geldi 1 yıldır biriktirilen harcanmalıydı kesinlikle ve harcandı..
salı günü okul çıkışı-3 vesaitle oldu ama rahattı-bu sene 27.si düzenlenen İstanbul Kitap Fuarına gittim geçen seneki gidişimden beri bu seferde bu seneyi bekliyordum malum fuarlarda bazen çok çok iyi indirimle iyi kitaplar alınıyor.
bu senede güzel kitaplar aldım yalnız global kriz fuarıda etkilemişti diyebilirim,geçen senenin %40-50 lere varan indirimlerini yapan yayınevleri %30 larda kalmıştı malum süreli takip eden iyi okuyucular için indirim önemli ama onlarında haklılık payı vardır muhakkak sonuçta emek harcanıyor..
hoş çok iyi,geçen sene aklımın kaldığı alamadığım sonra sene içerisinde alırım derken başka kitaplar alıp alamadıklarımı bu sene çok düşük fiyata alıncada herşey de bir hayır varmış dedim.
1)meraklısına Kitap yayınları bazı kitaplarında çok iyi indirim yapmış ki özel çalışmaları olan bir yayıncılık tavsie edilir herkese.
2)İş bankası kültürde de çok güzel kitaplar vardı zengindi her zamanki gibi stand
3)ayrıntıda %30 indirim vardı ve ayrıntı yayınları özel bir yerdedir tavsiye edilir.
4)insan kitapta da %35'ti indirim özellikle felsefe-araştırma-tasavvuf yayınları iyidir ve güzeldir.
5)tarih vakfı yayınları %30 da kalmış bu sene ama her daim tavsiye edilecek çalışmaları var.
6)sel yayıncılıkta da %30 %50 lere yakın indirimler var ve kadınların gözünden istanbul-ankara kitapları tavsiye edilir.
***
nacizane tavsiyeler ettim,diyecekleri olanları tavsiye edicekleride merakla bekliyorum.hala gitmeyi düşünenlerede son 3 gün muhakkak değerlendirin derim..
şimdi seneye fuar için para biriktirmeye başlıyorum..
:)

31 Ekim 2008 Cuma

Sodalı Kuru meyvalı kek

geçtiğimiz salı günü okul sonrası eminönüne yürümek ve sonra taksime çıkıp alacaklarımı almak derken yorgun argın eve dönüş..
halbuki eminönünden kuru meyvaları alırken akşam yaparım kek diye düşünmüştüm,arkadaşımada dedim yapınca senin diliminide sabah getiririm diye ama o gün Hacıbekirden aldığım akide şekerleri ağzıma tat oldu kuru meyvalı kek hayalinin gerçekleşememesi nedeniyle.hatta o gün eve geçmeden önce anneanneme uğradım teyzem kuru meyvaları görünce birazını aldı ertesi gün o kekini yaptı bana da yollamış sağolsun ama ben hala yapacağım derken bu akşam mutfağa girmekte kararlı bir şekilde girdim öğlen yediğim baklavanın tadı hala damağımda yerli yerinde durmasına rağmen kararımdan vazgeçmedim.
Ee geldik mutfağa yumurtalar şekerle güzelce çırpıldı hadi sıvıyağ dedim ki yağ bitmiş,onun öncesindede yoğurt-süt kullanmıyacağım bu sefer deyip soda koymak istemiştim ama yağ yok tereyağ olsun dedim ve klasik kek tarifiyle yaparım herhal derken tamamen kendine has bir şey oldu bu iyi de oldu.. Malzemeler:

3 yumurta
1 su bardağı şeker(+yarım su bardağı şeker,çünkü 1 su bardağı biraz tatsız gelebilir)
5 çorba kaşığı tereyağ
1 şişe soda
1 paket kabartma tozu
1 su bardağı kuru meyva
3 su bardağı un+2 çorba kaşığı un

Yapılışı:

Yumurta ve şeker krema kıvamına gelene kadar çırpılır,eritilmiş tereyağ sıcakken soda içine eklenir,karıştırılıp çırpılmış yumurta ve şekerin içine dökülür.sonra kek'e yavaş yavaş 3 su bardağı un ve kabartma tozunuda ekleyin.kuru meyvaları kaynar suyun içine atıp kaşıkla bir çevirin hemen süzgece alın ve süzdürüp 2 çorba kaşığı unla bir kapta iyice karıştırın ve kek hamurunuzun içine koyun,yağlanmış kalıbınıza dökün ve fırına verin.

28 Ekim 2008 Salı

Yolumuz hala uzun engellere rağmen...

blogger'a yasak gelmeden önceki günlerde içimde bir yorgunluk ve umutsuzluk havası hakimdi ve bu yasak buna tuz biber ekti..
yasak geldiğinde tepkimi elimden geldiğince göstermeye çalıştım ama bir telaş halide hissettim kendimde çünkü kızgınlık telaşı getiriyor,insanların bir hareketine bakıyor bir sürü kişinin haklarının emeklerinin heba olması ve bunu düşündükçe daha bir
umutsuzluğa düşüyorum..
ama öyle olmamalı,bir silkelenme gelmeli deyip birşeyler yapacak nesiller olmalıyız her ne kadar önümüzde türlü engeller olsada diye düşünürken az önce eve geldiğimde sevinsem mi sevinmesem mi (çünkü tekrarı için her zaman kapı aralık)belli olmayan haberi aldım..
yasak kalkmış ama şimdilik!
Tijen ablanın dediği gibi yeniden yasaklanıp yasaklanmayacağı meçhul ama klasik anlayışımızla buna da şükür diyerek ilerlemeye çalıştığımız yol çizgisinde devam edelim.
herkese hayırlısı olsun diyerek noktalıyorum...

19 Ekim 2008 Pazar

Cevizli Miniler

Geçtiğimiz günlerde annem ve arkadaşı,sara teyzemize gideceklerdi ziyarete,benimde o gün okul yok ama gidemeyeceğim başka bir yerde işim var ve evden çıkmam lazım fazla vakit kaybetmeden o arada annem tuzlu birşeyler yapsak-yapabilirmisin gibi kelimeler barındıran cümleler kuruyor ben vakitsizlik diyorum bak gelemeyeceğim gibide duruyor diyorum ama annem olabilirse gibi oluyor bu sefer,biz bu konuşmalardayken telefon geliyor ve arkadaşım daha geç bir vakitte gideceğimiz yere gitmemiz gerektiğini söyleyince bu mini mini lezzetler için mutfağa girme vaktini kazanıyorum.
Mutfağa girdiğimde de hem tuzlu olsun aa dövülmüş cevizde varmış ondanda içinde olsun derken böyle birşey yaptım isminede cevizli miniler dedim umarım deneyenler beğenirler.
Sonuç olarak günlerdir canı tuzlu kurabiye isteyen,birde kıyır kıyır olsun diyen ben mutlu oldum bu lezzetle ve annem de kurabiyeler olduğu için memnun+yiyenlerin beğenmesi beni ayrı bir memnun etti..

***
burada bir parantez açmak istiyorum,bir blog arkadaşlığı ödülü olan Uluslararası Arkadaşlık Ödülü/Friendship Around The World Award 'a Betül ablacım beni de eklemiş sağolsun..
bu ödülün devamıda ödülü alan kişinin seçeceği kişilere vermesiyle sürüyor yalnız aynı kişilere değil..
ben de ödüllerimi
Dilek'e--http://tadinadoyamadim.blogspot.com/--
Papatyacık'a--http://www.papatyaprenses.blogspot.com/--
Saliha'ya--http://binbircesni.blogspot.com/--
Burçak'a--http://mutlulukmutfaktagizlidir.blogspot.com/--
Işıl Abla'ya--http://isilca.blogspot.com/--

gönderdim ve Betül ablacığımada teşekkürlerimi yolladım..


Malzemeler:

yarım su bardağı sıvıyağ
2 çorba kaşığı tereyağ(eritilmiş)
3 yumurta(birinin sarısı üzeri için ayrılıcak)
1 çorba kaşığı(tepeleme)ince çekilmiş ceviz
1 tatlı kaşığı tuz
1 tatlı kaşığı sirke
aldığı kadar un
çörekotu(üzeri için)

Yapılışı:

un dışındaki malzemeleri iyice birbirine karıştırın,sonra azar azar ekleyin unu ve yumuşak bir kıvama gelince elinizle minik minik yuvarlaklar yapın.
Hepsini bu şekilde yaptıktan sonra yumurta sarısını sürün ve çörekotu üzerlerine koyup önceden ısıtılmış fırına verin.

8 Ekim 2008 Çarşamba

Kedili önlükten patatesli puf böreğine

Dün(salı)okuldan çıktım karnım aç hemde çok sabah evde yediğim elma,okulda yediğim bir poğaçayla durunca açlık kendini fena hissettirdi.Bende anneanneme gitmeye karar verdim,malum anneanne evinde güzel tatlar muhakkak çıkar helede benim anneannem gibi bir topluluğa yemek hazırlar gibi 3-5 çeşit yemekten aşağısını yapmayan birisiyse,yemeklerin yanında anneannemin evinden hiç eksilmeyen böreklerinden de vardı ve nefisti.
İşte o arada Oktay ustayı izliyorduk ve önlüğe takıldı gözüm,çünkü önlük kediliydi kardeşim sıkı bir kediseverdir hemen aradım kardeşimi"Oktay ustayı aç"dedim önlüğüne bak diye,açmışlar izlemişler annemle,sonra da annem bu tarifi almış ve bize de bu sabah yaptı nereden nereye..
***
Biliyorum çok uzayan bir yazı oldu ama bazen elimize geçen bilgiler yaşanmışlıklar ilginç bir süreçten geçerek karşımıza çıkıyor ve bunlarla birlikte anlatılınca bir bütün oluyor..
***
Patatesli puf börek Oktay usta'nın yaptığı lezzetlerden biri,dileyen onun sitesindende tarife göz atabilir..

Malzemeler:

  • 1 yumurta
  • 1 çorba k. yoğurt
  • Yarım paket kabartma tozu
  • 1 haşlanmış patates
  • Alabildiği kadar un
  • Tuz

İç harcı için:

  • Beyaz peynir
  • maydanoz

Hazırlanışı:

Karıştırma kabına ilk olarak yumurta, yoğurt ve rendelenmiş patatesi alarak karıştırın. Daha sonra üzerine kabartma tozu ve alabildiği kadar un ekleyin. Tuzunu da ayarlayarak hamuru yoğurun.
Hazırladığınız hamuru iyice açın. Beyaz peynir ve maydanozdan bir iç harç hazırlayın. Hamurun uzun tarafına hazırladığınız iç harçtan belli aralıklarla misket büyüklüğünde kopararak koyun. Daha sonra hamurun kenarını üzerine kapatın. Bardak yardımı ile kesin. Bütün hamur için aynı işlemi uygulayın. Börek hazır olunca kızgın yağda kızartın. Puf puf harika bir börek...

5 Ekim 2008 Pazar

Bayramdan geriye kalanlardan birkaç kare..

Ramazan-ı Şerifi atlattık bu senede şükürler olsun inşAllah tekrarı nasip olur,peşi sıra bayramda güzel geçti ve ardında güzel hatıratlar bırakmıştır muhakkak herkes için..
bizim ailede gelenekselleşen bayram kahvaltısı vardır,1.günü anneannemde toplanılır kahvaltı edilir amma velakin sofrayı iyi fotoğraflayamadığım için teyzemin güzel güzel süslediği yumurta salatasının resmide daha iyi çıktığı için o güne dair bu fotoğrafı ekleyebildim sadece..Bayramın 2.günü,anneannemlerden ısrarla gelen telefonlara rağmen o gün evde kahvaltı ettik bu nefis peynirler eşliğinde.
isli çerkez peyniri,kars garvyeri,ezine peyniri ve dil peyniri.
bir dipnot düşersek namlı'nın beyaz peynirini tavsiye ederim evet biraz pahalı ama arada kaçamak yapılabilirse güzel oluyor.
bayramın 3.günüde kuzeniminde misafir olduğu sofra,biber kızartması yemeyeli çok olmuştu.

Geçen sene ramazan bayramı bitti ertesi gün gülnihallerdeydim Zeliha teyzenin nefis sofrasında.bu sene gene ramazanda konuşurken bayram ertesi kahvaltıya geleyim ben,gene geçen sene gibi adet oldu dedim ve cidden gittim,bu sefer annemlerle ve meryem ablamızla bu güzel sofradaydık ve de tarihi yarımada+boğaz manzarası eşliğinde.saatlerce masada oturduk manzaraya karşı keyif yaptım,çayımı yudumladım okul açılmadan rahatladım geveşedim,burdan güzel misafirperverlikleri için tekrardan teşekkürlerimi sunuyorum eskidikçe değeri artan dostuma ve değerleri baki olan ailesine...
bu arada Zeliha teyze bir mavi severdir mavi rengini onun elinin değdiği yaşadığı her noktada hissedersiniz yeni tanımış olursanız bile!

Haydari herkes tarafından biliniyordur muhakkak velhasıl bu ekmekler çok güzeldi..
Haydarili Ekmekler
süzme yoğurt,tuzot,nane,kekik,pulbiber,tost ekmeği,herşey göz kararı süzme yoğurtla malzemeleri bir güzel karıştırıp tost ekmeklerine sürün ve fırına verin üzerleri kızarıncada fırından çıkarıp sıcak sıcak servis edin.

30 Eylül 2008 Salı

Çocuk sevinciyle bir bayram dilerim..


Bir Ramazanıda hayırlısıyla geçirdik inşAllah,ağız tadıyla bir bayramıda yaşamayı ve gelecek Ramazanları karşılayabilecek ömrü nasib eylesin Allah..
Her daim,bayramları ayakkabısı başucunda uyuyan bir çocuk sevinciyle karşılamamız,eksilmeyecek heyecanla bayramı bayram eylememiz dileğiyle hayırlı bayramlar ola..

Bayramımız Mübarek Olsun..

28 Eylül 2008 Pazar

Fındıklı tatlı ve Ebelemece

çarşamba günü anneannemdeki iftara gecikmeli gittim trafikte kalmak malum,bu yüzden de iftar sofrasına oturamadım anneannemin kalabalık arkadaş grubuyla.
sonra kısmet çayda birlikte oturmakmış çayda bu nefis tatlılar eşliğindeydi,sonra ben daha tatmadan baktım aa çok güzel diyenler bir tane daha alayım diyenler hatta bir tanesi-hep diyet yapanda birisiyken-3 tane yedi o kadar beğenildi yani,hatta anneanneler bayram için onlara bu tatlıyı yapmamı istediler.
bu tatlıyı yapan benim çocukluk arkadaşımın annesi,annemin çok çok yakın arkadaşı,becerisi konusunda kelimelerle iyi bir cümle kuramayacağımı düşündüğüm lezzet ustası,elinde öyle bir şey var ki çocukluğumdan beri onun yaptıkları ayrı bir yerde ne yapsa yerim yani:)
Emine teyze sen yap lezzetleri biz yiyelim,fotoğraflayalım..
:)Fındıklı Tatlı

Malzemeler:

2 su bardağı sıvıyağ
2 su bardağı iri dövülmüş fındık
1 su bardağı su
1 paket kabartma tozu
Aldığı kadar un

Şerbeti için:

3 su bardağı şeker
3 su bardağı su

Hazırlanışı:

Hamur malzemelerini unu eklemeden biraz birbirine karıştırıp azar azar unu ekleyin yumuşak bir kıvama gelince elinizde yuvarlayarak top şekli verip tepsiye dizin.
Bu şekilde bütün hepsini yaptıktan sonra fırına verin.
Tatlı soğuk,soğuk şerbet ılık olacak.



Bu arada biraz gecikmeli oldu ama sevgili Aysultan beni ebe sobe zincirine katmış hemde çifte ebe sobe sağolsun,gecikmeli cevablarımı elimden geldiğince vermiş olurum inşAllah..

1.Ebe Sobe:Kadınlar ne ister?

Açıkçası buna çizgileri belli bir cevab veremem çünkü istekler sıralanabilir ve değişebilir kişiye göre ama belli başlı kısımdan gidersek.
*Saygı görmek ister
*ilgi alakayı her zaman erkeklere göre daha fazla ister(hatta bu akşam arkadaşımla konusunu bile yaptık bunun)
*genelleme yaparsak daha hassas ve kırılgan oldukları için olaylara her zaman daha farklı bakarlar ve bu yüzden anlaşılmayı beklerler..
yalnız böyle uzayıp giden birbirine yakın cümleler saymak yerine şöylede noktalayabiliriz,insan olduğunu gösteren ona insan gibi davranan kişi bir kadını her zaman mutlu eder,aslında bir kadını mutlu etmek zor değildir yaşadığımız coğrafyada hiçbir zaman gereken değeri göremediği için kadınlar sanılırki çok şey istiyor erkek söylentileriyle,halbuki kadınlara gerçekten gereken değeri vermek demek böyle bir sorunun bile belki geçmişe karışması demektir kimbilir..
2.Ebe Sobe:
İsminiz?
Zeynep
Nerelisiniz?
Doğma büyüme istanbul,aslen Elazizli.
Yaşadığınız yer?
İstanbul
Mesleğiniz?
Öğrenci
Hobileriniz?
Bu sorunun ne anlama geldiğini bir türlü çözemeyen biri olarak şöyle cevablayayayım.
Hobi dedikleri bizim yapmaktan keyif aldıklarımız ise içini açarsam uzar gider bu yüzden derim ki beni mutlu eden yapmaktan keyif aldığım herşeyi hobi sayın.
:)
Evlimisiniz?
Hayır
En sevdiğiniz yemek?
Ayrım yapamayacğım açıkçası bazı lezzetler var sadece öncelikli saydığım ama herbirini yerim ayıramam.
En sevdiğiniz tatlı?
Bugün okuduğum bir yazıda baklava için aristokrat bir tatlı diyordu eee öyle bir deyimi varsa bencede öyle benim enlerimden,sütlü tatlılar ise genel olarak en grubunda.
Nerelere gitmek istersiniz?
Dünya kazan olsun ben onun kepçesi içinde karıştırmadığım hiçbir zerre kalmasın derdim..
ebe sobeyi burda noktalarken bende bu Ebelemece oyununu Ab-ı Hayat diyerek isminin anlamına dikkat etmemizi sağlayan Haticeye ve Hayatımızın binbir çeşni olduğunu farkeden ve göstermeye çalışan Salihaya bırakıyorum şimdi top onlarda bakalım.

21 Eylül 2008 Pazar

Sene-i Devriye..

Blog güncemizde tatlı-tuzlu-acılı tatlarla,lezzetlerle bir sene için daha çentik attık zaman tahtasına..

16 Eylül 2008 Salı

Revani

2 ayrı olay bir araya nasıl gelir derken geldi bile.dün bugüne kadar hiç olmamış bir olayın olması ve bugün gideceğimiz iftarın tatlısı evet çok alakasız duruyor farkındayım ama işte oldu.dün akşam annem yumurta alırken elinden yerlere atlayan poşetten gelen çat sesi ve 5-6 yumurtanın birbiriyle poşetin içinde kaynaşmak için yolları çatlatması sonrada bu yumurtalarla eve gelinip bir şekilde değerlendirme çalışması ve bu kadar yumurtayı hangi tarifte denesek diyen zihin çalışmaları sonunda YEMEKLİK sağolsun sayesinde tatlıya bağlanan yumurta sorunu,işte olay bu:)
latife bir yana annemin elindeyken böyle birşey olmasına zaten şaşırmışken bu kadar yumurta ne olucak derdi düştü,ramazan olması hasebiyle pasta kurabiyeden ziyade tatlı aranıyor en çokta sütlü tatlı,bu akşamda sare teyzeciğe iftara gidilecek ve tevafuk ne tatlısı yapılacağına karar verilemedi,son karar çocukluğumun lezzetini yakalamak uğruna,birilerinin yüzünde olucak tatlı gülümseme adına,yumurtaları heba etmemek adınada tabi ki bu tatlıyı buldum ve yaptım,sonucunda yiyen herkese tek tek sordum ve çok beğenildi,bende çok beğendim.YEMEKLİK'e tekrardan çok teşekkürler.. (orijinal tarife bakmak isteyenlere)
Malzemeler:

6 yumurta
6 fincan şeker
7,5 fincan un
1 fincan sıvı yağ
4 yemek kaşığı yoğurt
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu

Şerbeti:(kaynatılmadan)
3 bardak su
3 bardak şeker eriyene kadar karıştırılır.

Yapılışı:

Yumurtaları şekerle iyice çırpıyoruz, sıvı yağı, yoğurdu, vanilyayı ekliyoruz, karıştırıyoruz.Una kabartma tozu ilave edip karışıma eliyoruz, karıştırıyoruz. Yağlannış tepsiye döküp 170 derece fırında pişiriyoruz, fırından çıkınca şerbetini döküyoruz.Üzerini ince çekilmiş ceviz ve hindistan cevizi ile süslüyoruz.AFİYET OLSUN....

13 Eylül 2008 Cumartesi

Buzlu Börek

ramazan yoğunluklar açısından güzel ama blogum açısından sakin geçiyor farkındayım..
bu ramazan daha rahat birşeyler yazabilirim diye düşünürken tam tersi oldu,bizim evin ilk iftar davetinin sahipleri olan hepsi biribirnden değerli arkadaşlarıma hazırladığımız güzel sofrayı bir türlü fotoğraflayamadım kısmet olmadı..ve şu 2 haftalık zaman zarfında gün içersinde de yeni tarifler denemek yerine olan tariflerle birşeyler hazırladım,zaten daha çok tatlı-hamur işleri kısımlarıyla ilgileniyorum,birde bayat ekmekleri değerlendirecek yeni karışımlar yaptım ama bir türlü onlarda fotoğraflanamadan tüketildi afiyetle,bir dahakine burada olucaklar inşAllah..


az önce yeni bir kitaba başladım yeni birşeylere başlamak hayatımızda olan çizgilerin de yenilenmesini istemeyide beraberinde getiriyor bana da öyle oldu,bilgisayarı açtım bloga birşeyler ekleyebilmeliyim derken arşivde fotoğrafını gördüğüm iki lezzetin tarifinin kaybolduğuu gördüm yılmak yok dedim bu seferde bir sabah kahvaltısında yediğimiz şu şişko görünümlü buzlu börekleri görünce bunu eklemeliyim dedim çünkü çok nefis olmuştu sakın aldanmayın oruçtan sebep abartmıyorum daha acıkmadım:)
muhakkak suya bulama işlemi tarzında börek yapan vardır ama böyle buzlu şekilde yapmadıysanız kesinlikle yapın harika oluyor sadece yaparken biraz elleriniz donuyor o kadar.
Buzlu Börek


Yapılışı:

sütlü veyahut yoğurtlu yaptığınız sosuyla hazırladığınız böreklere iç harclarınıda koyup istediğiniz şekilde sarıp buzluğa atın sonra donmuş börekleri,1 su bardağı suya yarım çay bardağı sıvıyağ gelecek ölçüde hazırladığınız karışıma iyice bulayın içinde iyice karıştırdıktan sonra hemen tepsiye koyup yumurta sarısını sürün bu şekilde bütün börekleri tek yapın,sonrada sıcak fırına verin.

not:sulu karışımınızı böreğin sayısına göre artırabilirsiniz.

1 Eylül 2008 Pazartesi

Çifte kavrulmuş bir ay ve cevizli+maydonozlu ekmekler

güzel bir sabah,güzel bir gün umuduyla uyanmak birde bu sabah eylülün girizgahıysa evet diyorsun güzel bir gün bekliyor,güzel bir ay.
Eylül özel bir ay,belki benim gibi kışı seven birine kışı hatırlattığı ve habercisi olduğu için,belki de edebi değeri her daim yüksek olduğu için,belki de kendi içinde bir asalet barındırdığı için,hepsini kabıma alabilirim.Eylül özel bir ay,dolu dolu geçirilmesi gereken bir ay.üstüne birde bu sene eylül 1 derken özel bir zaman dilimi ramazan da bizi karşılıyor çifte kavrulmuş bir tat,benim için ve birçok kişi için önemli 2 güzel hal bir arada daha ne olsun!
Ramazan ve Eylül'ün yaşattıkları ister birbirine yakın olsun ister olmasın ama ruhta temaşası her biri ayrı güzel zamana giriş yaptık,ilk saatlerinide doldurduk.
umarım Ramazan bize unuttuklarımızı hatırlatma görevi üstlenir,yanımızdakini görmezden gelmişssek eğer görmemizi sağlar,dünyaya sadece kendi isteklerimiz için gelmediğimizi birileri için birşeyler yapmamız gerektiğini hatırlatma görevini üstlenir,nimetimizi paylaşırız her an,umarım herkesin gönlünün muradı hayırlısı ile olur bayrama herkes gönül ferahlığıyla ulaşır,yüzlerde tebessüm,gönüllerde coşku bırakır..
eylülde yanında bize kendine has duruşunu sağlar eylül deyince siyah beyaz anlardır akla gelen yada yerlere dökülmüş sararmış yaprakların savrulmasıdır rüzgarda yada ada da birgündür eylül,istanbul da günce tutabilmektir belki de kimbilir...

ramazan ve eylül ikiside bir arada çok güzel ikiside farklı taraflardan ruhu zenginleştiren,ikiside ayrı noktalarda apayrı lezzetler veren zaman dilimleri,herkesin gönlünce yaşayabilmesi dileğiyle...
***uzun zamandır yayınlanmayı bekleyen bir tarifi yayınlamak istiyorum ama açıkça söylemeliyim ki arşivlerken tarifini yazmayı ya unutmuşum ya da geçenlerde bilgisayar çöktüğünde giden dosyalarla birlikte uçup gitmiş..
aklımda kaldığı kadarıyla veriyorum,malzemeler hasbelkader aklımda ama ölçüleri konusunda emin olamadım,kusuruma bakmayın lütfen,yanlız çok leziz olmuştu abartı sanılmasın çünkü ceviz ile peyniri hem kullanırız yıllardır hemde çok severiz ama maydonoz ile oluşucak bir üçlemenin(ceviz+maydonoz+peynir üçlemesi)bu kadar yakışacağını tahmin etmemiştim.

cevizli+maydonozlu ekmekler


malzemeler:

dilimlenmiş ekmek
peynir
yumurta
iri dövülmüş ceviz
maydonoz
tuz
süt

hazırlanışı:

peyniri,yumurtayı ve sütü önce bir güzel karıştırın iyice biribiryle karışınca ceviz,tuz ve maydonozu ekleyin.ekmeklerede hafif bir tereyağı sürüp hazırladığınız peynirli karışımdan istediğiniz ölçüde sürün ve ısıtılmış fırına verin.üzerleri kızarınca çıkarın fırından çünkü fazla kalınca kuruyabiliyor ekmekler.sıcak sıcak servis edin.

ilk 2 fotoğraf internetten alınmıştır.

24 Ağustos 2008 Pazar

Ayranlı Çorba

köklerden gelen bir damak tadımıdır yada alışkanlık mıdır bilmem ama bizler için vazgeçilmez tatlardan biridir ayranlı çorba ve yapıldığında da çok çok hızlı şekilde tüketilir,sevilir hele de şu sıcak günlerde..
buğdaya önem vermişler bizimkiler,muhakkak ki daha da önemli lezzetler ve önem verenler vardır ama şu yoğurtla karıştırılmışının bile 3-4 çeşidi var,zamanla aktaracağım inşAllah,yoğurtla pişmiş halini sıcak çorba yapan,yemek yapan,böyle soğuk ayranlı çorba yapan var da var yani..

belki de zamanında kısıtlı imkanlar onlara ellerindekinden lezzeti farklı ama malzemeleri üç aşağı beş yukarı aynı olan yiyecekleri yapabilme imkanı sağladığındandır kimbilir,iyiki öyle olmuş bizlere o tavırlarıyla ayna olmuşlar ardımıza bakabildiğimizde birilerinin mücadele edip neler yapabildiğini hissedebildiğimiz zamanlar var diyoruz her ne kadar bazen canlı olarak yetişemesekte onalrın yaşadıklarını dinlemek bile elimizdeki bolluğun kıymetini anlamamış içni yeter de artar bile..
konu nerden nereye geldi ama iyiki de geldi çünkü buğday diye gelip geçilen nimet su gibi birşey,su kadar olmasa da diye birşey diyemiyeceğim çünkü yaşamda her zerrenin kendine ait bir yeri var ne fazla ne eksik herşey o denli uyumlu bu yüzden elimizdekilerin yerlerini oynatmayaalım onları kaybetmemek için kıymet bilelim...
***
Ayranlı Çorba

yarım kilo aşurelik buğday
1 kilo yoğurt+yoğurt
taze nane
su
tuz

Hazırlanışı:

buğdayı ayıklayıp yıkayın,pişirmek için bir tencereye koyun.
göz kararı su ekleyin,yaklaşık buğdayın üzerini bir parmak geçecek kadar,sonrasında suyunu çektikçe(pişmemişse eğer)az az su ekleyin,biraz pişmeye durduğunda 1 kilo yoğurdu ayrı bir yerde iyice çırpın ve yavaş yavaş karıştıra karıştıra buğdayın içine yoğurdu ekleyin.
yoğurtla bir güzel pişen buğdayı soğumaya bırakın.
sonra içinden istediğiniz kadar kaseye alın ve göz kararı yoğurt ekleyin isteğinize göre,bir tutam da taze nane doğrayın içine,çok az da sulandırın ve tuzunuda ekleyince çorbanız hazırdır.

11 Ağustos 2008 Pazartesi

Beyaz damla çikolatalı kurabiye

geçenlerde gelen misafirlerimiz için yapılan bir sürü güzel yiyeceklerin arasına çeşit olsun diye kendimce birşeyler karıştırdım gene ve bir deneme olduğu için az yaptım açıkçası,belki beğenilmeyebilirdi.
ve sonra misafirlerimiz geldiler bende o arada çikolata soslarını hazırlıyordum üzerine hatta beğenicekmisiniz bilmiyorum bile dedim,herkes görüntünün güzel olduğu konusunda hemfikir tadınıda öyle düşündüler ve masada çayın yanına sunduğumda da gerçekten çok güzel tepkiler aldım ilk yapılmış bir tarif için.
açıkçası ben ilk yediğimde tereyağla yapılmış bisküvi gibi dedim yiyenlerde gevrekliğini çok beğendiler,içindeki hafif kıtır lezzeti sordular bende beyaz çikolata dedim,evet beyaz damla çikolata içinde öyle değişik bir lezzette bıraktı.
umarım deneyecek kişilerde memnun kalırlar ben o gün ilk tarifin verdim birine burda yayınlamakta bugüne kısmetmiş..
Malzemeler:

100-150 gr.kadar tereyağı(ben göz kararı kullanmıştım)
1 çay bardağı beyaz damla çikolata
yarım çay bardağı zeytinyağı
2 çorba kaşığı pudra şekeri
1 vanilya
1 kabartma tozu
aldığı kadar un

Üzeri için:

bitter çikolata
süt
file badem-fındık

Yapılışı:

bütün malzemeleri yoğurma kabınıza alın unu eklemeden önce şöyle birbirine karıştırın elinizle sonra azar azar ununu ekleyin.
orta karar bir yumuşaklığa gelince hamur şekerpare gibi oval-yassı şekiller verin tepsiye dizin ve fırına verin.
çikolatayıda benmari usulü eritin çükolata eriyince göz kararı süt ekleyin ve iyice karıştırın güzel bir kıvama gelince ocaktan alın sonra kurabiyelerin üzerine istediğiniz yoğunlukta gezdirin ve file badem-fındıkla süsleyin.

1 Ağustos 2008 Cuma

sucuklu-mantarlı milföy

uzun bir ara girdi yine..
açıkçası önceki yazıda bahsettiğim gibi geçici bir atalet hali bu(umarım)..
arada pasta-kurabiye yaptım ama fotoğraflamaktan öteye geçemedim bir türlü yayınlayabilme imkanım olmadı,olduğunda da sözcüklerim uygun kelimelerle zihnimde buluşamadı kısmet-şükür ki-bugüneymiş artık birşeyler yapmalıyım istedim.
en sıkışık anlarımda burada verilmesi gereken ciddiyeti gösterdim,halende elimden geldiğince göstermeye çalışıyorum ama sene boyunca ders çalışmaktan başka birşey yapmadığım için herhal avareliği özlemişim.
bu avarelik zamanlarımda sevdiğim insanlarla bir arada olmak ise en güzel yanı bu böreğide öyle güzel bir günde yapmıştım hatta diğer yazıdaki parfeyle aynı gün desem daha iyi,masayı fotoğraflayamamıştım ama o gün nefisti,özellikle yeri benim için gerçekten önemli olan arkadaşım ve şirinesiyle geçen güzel bir gündü diyebilirim..
tarife geçmeden önce şunu belirtmek isterim bu tarz tarifler birçok kişinin evde yaptıklarındandır muhakkak ama ben bu böreği çok beğendim arkadaşımda öyle bu yüzden yayınlamak istedim..

Malzemeler:

7 adet milföy
sucuk
mantar
kaşar peyniri rendesi
1 yumurta sarısı
çörekotu

Yapılışı:

öncelikle mantarlarınızı kendi suyunu çekene kadar haşlayın,sonra yağda sucukla birlikte biraz kavurun(sucuk pişene kadar).
milföy hamurlarını şöyle elinizle biraz açın sonra da üçgen olucak şekilde ikiye bölün,yarı kısmına sucuklu karışımdan koyun,üçgen olucak şekilde kapatın.
hepsini bu şekilde yapıp tepsiye dizin,üzerlerinede yumurta sarısı sürüp fırına verin.
**not:mantar ve sucuk için miktar vermedim isteğe göre değişir..

8 Temmuz 2008 Salı

Sakin tatil ve şeftalili parfe

sakin ve sıcak bir yerden geldim cumartesi günü,şehre ayak basmaya hazırlanırken sıcak ve sıkıntılı bir hava karşıladı,bir yandan ayağımın ağrısıyla beni dahada bir sıktı ve geldiğim yere geri dönmeliyim dedirtti ama nafile işte burdayım artık bizi sarmalayan sıkıcı,bunaltan havanın dibindeyim..
2 gündür birşeyler yazmak için çabalıyorum cumartesi ve pazar ayağımın ağrısı elvermedi ama günlerdir içim içimi yiyor buraya notlar düşememek,mutfaktan taşan kokuları buralara ulaştıramamak canımı sıkmıyor değil ama haziranın ortasından beri atalet sarmış dört bir yanımı ılık bir ilkbahar esintisi gibi olanından..
yalnız 2 gündür kabında sıkıntının olduğu bir atalet var üzerimde,istanbula dönüşün yaramadığını fevkalade belli eden bir durum şu fotoğraflara bakmak bile orada olsam dedirtiyor,ama yaşadım bu sakinliği işte buda güzel diyebilmek için zorluyorum kendimi.

açıkçası sabah kalktım birşeyler karalamak için bilgisayarımdaki office programı gittiğinden beri yazmakta zor oluyor abimin bilgisayarında fotoğrafları hallettim hadi yazı derken olmadı-olamadı bir türlü,sabahın köründe birşeyler yazdım beğenmedim ki iyikide beğenmemişim çünkü demin birşey oldu Tijen ablanın sayfasını gezerken"Çay olsun,kurabiye olsun,dostluk olsun"yazısını okurken beni yazmaya teşvik eden yüzüme hafif ve güzel bir tebessüm bırakan bir hal oldu belkide ruhuma yansıtan bir ışığı oldu yazının kimbilir çünkü oda ekşi maya diyordu benimde geçen hafta tattığım köy ekmeklerinde olan gibi,geleneksel diyordu aynen geçen hafta birilerinin bizim için uğraşlarında gördüğüm şimdi yitmekte olan geleneksel misafirperver anlayış ve lezzetler..
ütopya gibi bir yerdi istanbula bir o kadar yakın bir o kadar uzak her ne kadar orayada şehirleş(ememenin)menin gazabı yavaş yavaş uğrasada olsun genede bozulmayan noktalar vardı ve bunu tatmakta güzeldi.
80'e merdiven dayamış birinin hiç üşenmeden ekmek mayalamasını ve 10 tepsiye yakın ekmeği hazırladığını görünce ağzından bugüne kadar hiç ah bile duyulmayaşınıda bilmek ve bunları bir araya toplamak kendimden utandırdı beni,herkesin misafir etme çabaları o büyük babaannenin günde 3 defa kendi bahçesine inip tamamen doğal,ilaçtan uzak ürünlerine bakması ve bizlerle paylaşması..

ne diyeyim saymakla bitmez uzar gider o yediğim ekmek,ateşteki zeytinyağlı taze fasulye,kendilerinin yaptıkları o mis gibi zeytinin abartacak boyutta yedirecek lezzete sahip olması,o bahçeden gelen tırtıklı ve harika lezzetli salatalıklar daha neler neler...
bu tepsi gibi bir sürü ekmek tepsisi vardı,o ateşi ekmekleri koyabilecek harlılığa getiren,o ekmekleri yapan,nüfusa göre yaşlı bizle kıyaslanınca bizden genç olan büyük babaannenin sayesinde.. malum çiçekçilik denince akla gelen yerlerden biri yalova ve yol üzerindeki herhangi bir camekandaki güller..
bunlarda kaldığımız köydeki kedilerden biri yavrusuyla hallerini görünce kızkardeşim için fotoğrafladım,akşam fotoğrafları hallederkende dedim bir fotoğrafı da senin için ekleyeceğim diye buda onun sevdiklerinden ee onun için fotoğrafladıysak eklemek gerekir değil mi.
gül bahçesinde böyle bir sürü gül vardı demet demet yerlere saçılanlar bile toplansa o bile yeter dedirtecek kadar hepsi biribirinden güzeldi.önce bu gülleri kokladık güzelliklerine bakıp şaştık bahçede sonra...ateş yakıldı öncesinde bahçeden yeni koparılan fasulye ayıklandı ve zeytinyağlı fasulye hazırlandı sağolsunlar hemen ateşe koydular ve lezzetini ömrüm boyunca unutamayacağım 2 tabak yedirten bu lezzeti tattırdırlar.
biter mi hiç?
bitmedide ardından böyle kapalı şekilde lahmacunlar yapıldı sıcacık boş ekmekler de yapıldı ve sıcak sıcak yendi nefisti..
bir ara termalede gittik ama o göz suyu-mide suyu denen sular bu hale gelmiş çok yosunlanmış ve koku var ee insanoğlu yaşadığı alana neler yaptığını görmesse bu olur.
yosunlu görüntüsü değişik duruyordu ama bir yandanda üzücü.
bu güzel zamanlarında bu yol gibi bitmeyen bir şekilde olmasını dilerdim ama ömürde bir nefeslik ya yaşamdan aldığımız tatların hepside tadımlık belkide öylede olmalı,çünkü tatsızda gelebilirdi belkide...


***
ama bu yazıyı artık bir tarif vermeden kapatmamalıyım uzun bir ara oldu malum zaten bu güzelim parfeyi yayınlayacaktım yaptığım gün ama kısmet olmadı,kısmet bu güzelim yaşanmışlıkların ardından olmasındaymış bu tadı yapmama sebep olan güzel insan gibi.

Şeftalili Parfe
Malzemeler:

2 paket krem şanti
2 su bardağı soğuk süt
1,5 pakete yakın burçak
1 su bardağı beyaz damla çikolata
3 adet şeftali

Yapılışı:

Şantiyi soğuk sütle karıştırın kıvamına gelince eğer biraz sulu görünüyorsa 10-15 dakika buzlukta bekletin.
Sonra bisküvileri kırın krem şantinin içine,damla çikolatayıda ekleyin,şeftaliyide soyup ve doğrayıp bu karışıma ekleyin.
Sonra kaşkıkla biraz karıştırın.
Bir kalıba yada ufak bir tepsiye streç film serin ve parfeyi kalıba boşaltın.
Buzluğa koyun ve bir gece bekletin.

Supangle

Bu tatlıyı ne zaman yesem,yapsam annemin eski evimizin küçük mutfağında gösterdiği çaba hep aklıma gelir. Mikser,blender yok iken süzgeç...