29 Kasım 2010 Pazartesi

Dolabtan çıkan sebzelerle çorba

Dün Tijen ablanın yazısını okuyunca bende kendimi mutfakta buldum hatta ona da yazdım.Açıkçası onun o anlatımıyla hele sebze ile arası iyi olmayan ya da diyetle işi olmayanda kendini çorba yaparken bulabilir mutfakta.Tijen ablanın söylediği gibi sağlıklı birşey yapmaya çalıştım kendimce ama ne kadar oldu bilemem.Çünkü gördüğünüz gibi üzerine 1-2 tel dil peyniri ekledim ama sadece ve sadece  2 çorba kaşığı zeytinyağı var.
Tijen ablaya ve incelmek için güzellikler yapan becerikli hatunlara çok ama çok teşekkürler!

Önce 1 küçük kerevizi,1-2 orta boy patatesi ve 2 havucu rasgele doğrayın ve biraz su eklediğiniz tencereye pişirmek için koyun.Onlar hafif yumuşamaya durunca yaklaşık 1 demet kadar maydonoz,6-7 sivri biber,5-6 adet pırasanın kök kısmı(yani beyaz kısmı),2 diş sarımsakta ekleyip hepsini yaklaşık 6-7 dakika daha kaynattıktan sonra altını kapadım.İlk kaynarlığı gidince de blendırdan geçirdikten sonra 2 çorba kaşığı sızma zeytinyağı da ekledikten sonra çorba hazır oldu.Servis edildiği zaman da üzerine  memleketten gelen dövülmüş domates kurusundan az serpip çok az da dil peyniride ekledikten sonra cidden afiyetle içtim.


  • Küçük bir itiraf:Açıkçası maydonozun kokusunu hissediyordum pişerken acaba güzle olmaz mı diye bir korkum vardı ama cidden nefis olmuştu!Maydonoza yeni yeni alışıyorum mazur görün çocukluğumda çok suyunu içmekten kalan bir antipati.


27 Kasım 2010 Cumartesi

Kahvaltıya özlem ve Kıymalı Poğaça

"Kahvaltı,öğle yemeği ve akşam yemeği gibi bir öğündür. Sabah tüketilen, günün ilk öğünüdür. Genellikle hafif gıdaların tüketilmesi tercih edilir.Türk kültüründe kahvaltıdan sonra kahve içme geleneği var olduğundan, kahveden önce yenen anlamına gelen kahve altı sözünden oluşmuş bir sözcüktür.
Geleneksel Türk kahvaltısında peynir (genellikle kaşar), domates, siyah zeytin,ballı  veya reçelli ekmek,sucuk,salan,pastırma ve haşlanmış yumurtanın yanı sıra ince belli küçük bardak içinde siyah çay yer alır."*

Üstteki fotoğraf 20 haziran 2010 günü çekildi.Yani benim gidiş günümdü.O canım karpuz çok güzeldi ama meredi fazla yiyemedim eşyalarımla uğraşmaktan!
Kahvaltı Türkiye'de önemli bir ritüel,böyle diyorum çünkü uzun uzun mesailer harcanıp hazırlanır ve ardından başında saatlerce oturulabilir. Londra da kaldığım yerde hafta içi sabah 7 de kahvaltı başlıyordu haftasonu ise 9 da.Ama böyle kahvaltı dediğime bakmayın.Kahvaltıdan kastım kızarmış ekmek,süt,Kellog's,tereyağ,reçel işte nacizane kahvaltımız bu idi,unutmadan birde pazar günleri nutella olurdu.Yani işin özü bizdeki kahvaltılar yok,tabi ki bu normal sonuçta başka bir kültür.Bende kendi peynirimi indiriyordum herkes şaşırdı ilk zamanlar sonra onlar da alıştılar benim halime,peynirsiz bir kahvaltı düşünemiyorum ne yapayım.2 dilim kızarmış ekmek,peynir,2 su bardağı süt sıkı bir kahvaltı oluyordu.Bazı zamanlar Kelllogg's yedim uzun bir zaman kelleogg's a el sürmem de dedim sonunda.Dönüş yolunda gece 2 uçakta 3 Türk vatandaşı yanyana otururken kurdukları ortak cümle şu"sabah kahvaltıya sucuklu yumurta yiyeceğim"herkes sabah yapacağı kahvaltıyı hayal ediyordu.
Şu pazar kahvaltısı ile ilgili 2-3 cümlem vardı o da başka yazıya kalsın.Bu yazıyı da o özlem sonrası ettiğim güzel kahvaltılardan birini en iyi anlatır diye kotardım.Pazar günleri sabah bal&kaymak+böyle güzel bir kahvaltı en sıkıcı,yorucu zamanlarıma dahi iyi geliyor.Bu pazar da o güzel pazarlardan biri idi.Kaymak dolabta unutulmuş olduğu için görünmesede sonrasında sofradaki yerini aldı.

Herkese iyi pazarlar..
Bir kahvaltı yazısı değildi kastım ama hazır oradan gelince zaten önemli olan kahvaltı halini daha da önemsediğimi görünce bu yazı da kendiliğinden öyle çıktı.Ama poğaçanın tarifi vermeden geçemem.Malum arada vakitsizliklerim oluyor ki bu 3. sınıfta daha bir yoğun.Bu sebeple hazır olan günlerdir bekleyen bu tarifi yayınlamalıyım.Herkese ısrarla tavsiye ediyorum bu poğaçayı,nacizane benim karışımlardan..

KıymalıPoğaça

Malzemeler

Hamuru için:

250 gr ılık süt(268 geldi benimki ekledim)
200 gr tereyağ
1 yaş maya
1 çorba kaşığı tuz
1 çorba kaşığı şeker
2 çorba kaşığı(tepeleme)orta incelikte çekilmiş ceviz içi
2 yumurta
2 çorba kaşığı elma sirkesi
Aldığı kadar un

İç harcı için:

250 gr kıyma
4 adet soğan(ufak olmasın)
Tuz
Karabiber
Sıvıyağ

1)Öncelikle kıymalı harc için soğanları ufak ufak doğrayıp yağda kavurun.Kavrulan soğanların içine kıymanızı da beraberce kavurun.
2)Kıymada kavrulduktan sonra tuzu ve karabiberi ekleyip altını kapatın.
3)Hamur için ılık un ve maya dışındaki herşeyi yoğurma kabınıza alın ardından mayayı ekleyip o malzemeler ile iyice bir karıştırın.Ardından azar azar unu ekleyin.Klasik poğaça hamuru yumuşaklığına gelince üzerine bir kapak yada nemli bir bez örtüp yaklaşık 30-40 dakika dinlenmeye bırakın.
4)Dinlenen hamurunuzdan ceviz büyüklüğünde parçalar alıp elinizle açın ve içerisine kıymalı harcınızdan koyup fırın tepsisine aralıklarla dizin.Üzerine de yumurta sarısını sürün ve çörekotu serpip 200 derecede önceden ısıtılmış fırına verin.


  • Ilık ya da sıcakken yerseniz bir nefaset örneği.
  • Ceviz içini de iri kıyılmış koyarsanız daha iyi olur.Annem önceden hazırlayıp kavanoza koymuş sabahın köründe ses etmemek adına onunla yetinmek zorunda kaldım.
*Vikipedi

24 Kasım 2010 Çarşamba

Tuzlu Kurabiye

Bir bayramı daha atlattık.Bayramdan önceki cuma 10 sınav bittiği gibi biraz anneme yardımcı ol birde kendime ait yapılıcak işleri yap derken bayram geldi çattı!Yoğun bir bayramdı bu sebeple ilk defa bayrama dair bir yazı eklemedim bloguma.Ama Allahtan ziyaret ettim blog arkadaşlarımı elimden geldiğince.Eğer ziyaret edemediklerim de olduysa buradan özürlerimi iletiyorum herbirine..
Bu tarifi İngiltere'ye doğru yol almadan önce yapmıştım(hatta birkaç kez)ama bir türlü yayınlayamadım.Hatta fotoğrafını çekip beğenince blogda taslak olarak kaydettim.Bir kere belki Londra dan yayın yaparım diye kendimce düşündüm ama fotoğrafı taslak bölümüne kaydederken tarifi de eklemek lazım değil mi?Ah benim aklım,tarif İstanbul da kitapta,fotoğraflar sadece taslakta olunca dönünce yayınlamak kısmet oldu.Neyse bakalım yakın zamanda gene yapayım bu kurabiyeyi.Çok sevmiştim çünkü birkaç şeyi çok hoşuma gitmişti.Onları not olarak ekleyeceğim alt kısma.

Malzemeler:

3 su bardağı un(bu ölçü yetmiyor aslında aldığı kadar un denseymiş daha iyi olurmuş.Bu sebeple siz aldığı kadar un ekleyin)
1 çay bardağı yoğurt
2 adet yumurta sarısı
100 gr oda sıcaklığında beklemiş margarin(tereyağ kullandım)
1 çay bardağı zeytinyağ
2 tatlı kaşığı mahlep
2 çorba kaşığı sirke
1,5 çorba kaşığı tozşeker
1 çorba kaşığı susam
1 çorba kaşığı çörekotu
1 çay kaşığı tuz
1 paket kabartma tozu

Üzeri için:

2 adet yumurta akı
 Haşhaş tohumu(1 çorba kaşığı yazıyor ama yetmeyebiliyor)

Hazırlanışı:

Derin bir kasede yoğurt,yumurta sarısı,margarin ve zeytinyağını karıştırın.Mahlep,sirke,tozşeker,susam,çörekotu ve tuzu ilave edip bütün malzemeyi iyice karıştırın.Un ve kabartma tozunu ekleyip yumuşak bir hamur elde edene kadar yoğurun.Hamurun üzerini nemli bir bezle örterek bir saat dinlendirin.Daha sonra hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar koparıp istediğiniz şekli verin ve yağlanmış fırın tepsisine dizin.Üzerlerine yumurta akı sürüp haşhaş tohumu serpin.Önceden ısıtılmış 180 derece fırında üzerleri hafif pembeleşene kadar pişirin.Ilındıktan sonra servise hazır.

  • Bu hamur bereketli bir hamur çok sayıda kurabiye elde edebiliyorsunuz.
  • Birde bu kurabiye çok çabuk bayatlamıyor uzun bir süre tüketilebilir.
  • İçindeki çörekotu ve mahlep buluşması insanı çocukluktaki pizza kraker günlerine de götürebiliyor.Pizza kraker sevenlere ayrıyetten tavsiye edilir.
  • Unu aldığı kadar koyarken dikkat edilsin.Önce 3 bardağı kullanın sonra ise azar azar ekleyin.

8 Kasım 2010 Pazartesi

Bir fuar daha geçti gitti

Geçen sene Kitap fuarına gidememenin sıkıntısı vardı..Bu sene sınav haftası olmasına rağmen ve de uzaklığın da verdiği yorgunluğa rağmen cuma günü gittim..Değdi mi?
Kesinlikle!
Alamadıklarım oldu taşıyamamaktan ama eve geldiğimde abimin neler aldın dediğinde yanına götürdüğümde kitaplarımı "zeynep ne yaptın fuarı mı aldın?"demesi ile tamam şimdilik kafi deyip mutlu oldum bir yandan..Çünkü bir yandan sadece alanıma dair almaktan alamadıklarımla dolu olarak ardımda bırktım güzelim kitapları.
Özellikle indirim ve özel fiyatlarla satılan güzel kitabları fuarlarda bulmak çok iyi oluyor onun dışında zor oluyor bu sebeple de fuarlar çok  iyi ve de bazı küçük yayınevlerini tanıma fırsatı veriyor.
1 sene sonrasını beklemek bazen çok uzun bu sebeple dileğim kitap fuarlarının İstanbul'da arada gene küçük çaplarda olup bizlerle buluşabilmesi dileğiyle.
Bu arada kitap çıktığından beri almak istediğim bir türlü alamadığım Peynir Hazineleri kitabını alabilmek de ayrı bir mutluluk verdi.Aslında Artun Ünsal'ın çıkardığı  Süt Uyuyunca-Türkiye Peynirleri kitabını da almak istiyordum ama öğrenci cebini iyice infiale sokmamak için onu da başka bir bahara erteledim.Ya da kimbilir abimin hediyesi olarak masamda görürüm belki.
Bu arada elimizdeki zenginliğin farkında olmadığımızı söylüyor Suzanne Swan!
Nacizane tavsiyemdir peynir severlere.
Geçen gün annem ve abimle NTV'de Banu Güven'in programını izlerken Ayşe Kudat konuk oldu.Bu kitaptan birde abim bahsetmişti öncesinde.Annem daha yazarı ekrana gelmeden yapılan tanıtımla almalıyım dedi.Sonra Ayşe hanımın kitabı ile ilgili anlatımını neler yaptıklarını dinledik.Güzel bir emek harcamışlar sosyolojik boyutuna bakıp ve bölgenin yaşadığı zorluklarla birlikte bunun mutfağa yansımaları ve şekillenmesini gayet güzel anlatmaya çalışmılar.Nacizane tavsiyemdir almak isteyenlere..

Dipnot:Dün akşam acele ile bunları eklerken aldığım 2 kitabın fotoğrafta olmadığını sonra hatırladım ki özellikle Kürt mutfağında ne pişiyor kitabı için üzüldüm.Bu sebeple bir düzeltmeye gittim.Özürler..

7 Kasım 2010 Pazar

Ay sultan ve güzel sofrası,lezzetleri..

Uzun uzun zaman geçti üzerinden..
İnsanın fotoğrafa bakınca iştahı açılacağı bu sofraya birde üzerinden zaman geçince ah ne güzeldi diye bakmak daha bir hayıflanma getiriyor!
Geçtiğimiz ay(ekim)Ay sultan'a misafir olduk Papatya Prenses ve 2 ayrı güzel muhabbet sahibi arkadaşla..
Kaldera&Volkan ve Nevini tanıdım Papatya ve Aysultan sayesinde sağolsunlar..
Açıkçası bu post'u bir türlü yayınlayamadığım için mahcubum Aysultan'a ama inşAllah anlayışla karşılar diye ümitliyim.
Neyse sözü uzatmadan sizi güzel m fotoğraflar ile bırakıyorum..
Açma ve börek
Fıstıklı ve Lokumlu kurabiye-Haşhaşlı açma bir alt kattaki deYalnız o kurabiye ne idi öyle?2 tane yedim bütün tokluğuma rağmen,nefis birşey olmuştu!
Allah razı olsun güzel düşüncesi nedeniyle..
Şu peynir sevgimi her bilen bana böyle yapıyor bu sefer de çok mahcub oluyorum..Çok leziz ve değişik peynirlerdi tattığımız.
Patates ile yaptığı salatası çok değişikti.Tatlısı ile son noktayı koyalım dedik ama fotoğraflayamasamda Türk kahvesi ve baklava ile son nokta kondu..
Tekrardan bu güzle gün için blog aracılığyla da çok ama çok teşekkür ederim.

Supangle

Bu tatlıyı ne zaman yesem,yapsam annemin eski evimizin küçük mutfağında gösterdiği çaba hep aklıma gelir. Mikser,blender yok iken süzgeç...