27 Aralık 2011 Salı

Kahvaltı olsun Çaydoş olsun

Bundan önce çocukluk arkadaşım Fatma'dan annesi Emine teyzeden muhakkak bahsettim,Emine teyzenin tarifleriyle ayrı bir blog açılır hem çok zahmetli hem çok leziz ah o kadar özledim ki onun yemeklerini..
Şimdi uzağa taşındılar evlerinin önünden her geçtiğimde hayıflanarak geçiyorum ve uzun zamandır da oradan geçmeyip başka yoldan gidiyorum.Annem bu tarifi ondan almıştı ve ilk yaptığında silip süpürmüştük amiyâne tabirle çünkü zerre yağ çekmiyor harika bir şey oluyor.O gün bugündür de yaparız birde az yaparsanız hamur birkaç gün dolabta kapalı kapta saklanabiliyor bu açıdan da çok güzel.Yanlış hatırlamıyorsam bu hamur işi Çerkeslere aitmiş.Eğer bilen var ise beri gelsin hatta bir anlatısı varsa bizle paylaşsın mutlu olalım.

Malzemeler:

  • 1 su bardağı yoğurt
  • 1 yumurta
  • 1 ,5 çorba kaşığı şeker
  • yarım çay kaşığı karbonat
  • Tuz
  • Un aldığı kadar
Hazırlanışı:

Unu eklemeden sıvıları karıştırıp azar azar unu ekleyin.Yumuşak bir kıvama gelen hamurunuzu yaklaşık yaırm saat dinlenmeye bırakın.Dinlenen hamurdan ufak bezeler kopartın ve bu bezeleri çok az un serperek merdane ile ince açın.Açtığınız hamurları istediğiniz şekilde kesip kızgın yağda kızartın.
***
Kızaran hamurlarınızı servis tabağına alıp lezzetine vakıf olun ve bir önceki tarifte verdiğim Zıkkım ve türevi olan kahvaltılıklarla da tüketin ya da tek olarakta oalbilir çünkü gerçekten çok güzel ve de yedikçe yedirten bir lezzet!
Afiyet olsun..

24 Aralık 2011 Cumartesi

Zıkkım ye!


Her zaman ders çalışıp muhabbeti abarttık hadi ders çalışalım diyipte bir türlü derse dönemeden muhabbetlere devam dediğimiz yerimizde arkadaşımla bir sabah kahvaltı edeceğiz ben dedim "poğaça yaptım sabah sabah getiriyorum hadi gel"diye o da gelirken bana bir sürpriz yaptı.Sürprizi "Zıkkım ye"oldu aslında evet bu anlattığım buraya kadar kötü bir şaka ya da tuhaf bir denklem gibi dursa da eğlenceli neyse devam edelim.Arkadaşım bu güzelim nimeti bana tattırdı adı ne dediğimde önce duraladı sonra o meşhur gülümsemesiyle "Zıkkım"dedi ben tekrar sordum ve gene o aynı kelimeyi zikredince gülmeye başladım ve hikayesini bilemesekte tahmin yürüterekten belki de dilimize yerleşen "zıkkım ye" lafzının buraya da dayanabileceğini düşündük birazda tarihçilik refleksiyle.Geçen hafta elinde bir koca kap Zıkkım getirince dedim yayınlayacağım bu tarifi ama senin yaptığını fotoğraflayarak!
Esra'nın aile üyelerinden biri bir tanıdığından -bu kişi Boşnakmış büyük ihtimalle-öğrenir öylece onların da yemek adetine girer ve bizlere de bu şekilde ulaşır.Eğer bu lezzeti bilen çıkarsa ve de yazarsa çok sevinirim.
Herkese ısrarla tavsiyemdir..
 Pazar kahvaltısında yediğimiz zaman annem  çerkeslere ait olan bu hamur işiniyani çaydoşu  yaptı onunla beraber yediğimde fotoğrafladım.Bir sonraki yazı da inşallah "çaydoş" tarifi ile olucak!

Malzemeler:
  1. Ekmek içi kurutulmuş,rondolanmış
  2. Biber salçası(ağırlıklı bu olmalı)
  3. Domates salçası
  4. Maydonoz
  5.  Yeşil soğan(ince küçük kıyılmış)
  6. Sarımsak(Özellikle belirtti kendisi Kastamonulu olduğundan Taşköprü kullanıyor ve farkı var diyor)
  7. Ceviz içi( bıçakla doğranmış olucak)
  8. Salçanızın tuzuna göre de isterseniz tekrar ilave tuz
  9. Kimyon
  10. Kekik
  11. Köfte baharı
  12. Pul biber
  13. Salçayı özleştirmek için zeytinyağ(sevmeyene herhangi bir sıvıyağ)
Hazırlanışı:
  • Salçadan önce kuru olan malzemeleri bir kapta iyice karıştırın.
  • Salçayı ekle önce ardından yapı yavaş yavaş ekleyip birbirine karıştır.
  • Birde isteyen kuru nane de ekleyebilir amma velakin tarifin özünde yokmuş

20 Aralık 2011 Salı

Tahinli Kek

Kaç sene oldu bilemiyorum artık ama rahat 9 ya da 8 yıl öncesiydi"pinhan"diye birbirimizin ömründe yer ederek devam eden muhabbetin karşı taraf ayağındaki çay sohbetinin nefis tatlısıydı.Hemen tarifini istediğimde Zekiye(Hatice'nin ablası)bu kağıda yazıp vermişti.O günü hiç unutmuyorum ne o muhabbeti ne de evlerinden baktığınızda görünen güzel manzara ve içeriğini..Adalar'a doğru saatlerce bakma isteği uyandırıp çay hiç bitmesin muhabbette sürsün dediğiniz bir zaman ve bunu daha da güzelleştiren özel insanlar!
Herkesin ömründe belli zamanlar ve o zamanları o hale getirenler vardır ya Hatice de onlardan biridir ve aramızda olan bazı şeyler vardır ki birbirimiz konuşmadan aslında ne demek istediğini anlarız.Karışık kızartma,manzara,çay,kitap vs vs vs..
Pinhan vesilesi ile başlayan muhabbetin daha yıllarca sürmesi dileğiyle..
***
O gün bugün bu kağıdı sakladım hatta blogum olduğundan beri bu şekilde fotoğraflayıp yayınlama niyetinde olsam da bir şekilde olmadı.Bundan önce bir ya da iki kere fotoğrafladım ama onları beğenmedim bu seferkiler daha iyi oldu.
Tarif yazmıyorum kağıdın üzerindekinden tek farkı ben tahini daha fazla olsun diye ölçüyü birer kaşık artırdım yani dört kaşık içine dört kaşık üzerine her tarafına olucak şekilde kaşık yardımıyla dökün.

16 Aralık 2011 Cuma

Yaban mersinli&Yer fıstıklı kurabiye from UK

Marks&Spencer mağazasının İngiltere'de yiyecek&içecek her türlü ürünün satıldığı marketleri vardı.O marketlerden ben ortalama bu büyüklükte olan bir sürü çeşidi olan kurabiyelerden paket paket alırdım.O kurabiyelerin tadı hala damağımda çok özlüyorum onları da!Fıstıklı olanını da geçenlerde denemiş fotoğrafını beğenmeyip yayınlayamamıştım ve tarifi de kaybetmişim bu sebeple tekrar bir deneme geçmeliyim.Oradayken habire diyordum "Türkiye!ye dönünce muhakkak denemeliyim"diye malum elde tarif yok yediklerimden yürüttüğüm tahminle birşeyler yapıcaktım ve bunu da benzettim sanki.İşin kötüsü nette bakındım durdumm bir fotoğraf isim vs bulamadım.Bir dahaki gidişimde her bir çeşidini fotoğraflayacağım.
Neyse daha fazla sözü uzatmadan umarım deneyenlerde beğenir diyerekten burada noktalıyorum.

  • 1 paket margarin veya tereyağ (250 gr,bu arada ben tereyağ kullandım ki bu kurabiye için özellikle tereyağ kullanırsanız çok iyi olur!)
  • 1 su bardağı pdra şekeri
  • 1 su bardağından bir parmak eksik yer fıstığı
  • 1 kabartma tozu
  • 1 vanilya
  • 1 su bardağı yaban mersini
  • 1 çorba kaşığı limon suyu
  • 1 yumurta
  • Aldığı kadar un
Hazırlanışı:

  1. Oda ısısına ulaşmış yağ ile sıvı olan malzemeleri,şekeri elinizle iyice birbirine özdeşleştirin.Ardından azar azar unu ekleyin.
  2. Kıvama gelen hamurunuza yaban mersini ve fıstığını da ekleyip birbirine iyice yedirin.Hazırladığınız kurabiye hamurunu 1 saat buzdolabında bekletin.
  3. Bekleyen hamurunuzu alıp merdaneyle çok kalın olmayacak şekilde açın ve küçük kase ya da bir su bardağı ile yuvarlaklar kesin.
  4. Hazırladığınız büyük yuvarlakları fırın kağıdı serdiğiniz tepsinize yerleştirin ve 180 derecede önceden ısıtılmış fırına verin.
  5. Hafif pembeleşmeye durunca da kurabiyeleri  fırından çıkartın.Afiyet olsun!

5 Aralık 2011 Pazartesi

Dereotlu Kıyır Poğaça

Günlerdir"canım dereotlu poğaça istiyor"diyerekten tutturmuşum bir lakırdı ama bunu tınlayan ne yazık ki olamadı!Annem sağolsun her daim yapar eder ama bu sefer herhal artık yaşlanıyor olduğu için midir nedir teğet geçti sanırsam.Birde üzerine sınav dönemindeydim o zaman baten başlı başına "dur"işareti benim için ama durabildim mi,hayır!Salı gününden beri birde annemler evde değildi biz üç kardeş yalnızdık ve ısrarla dereotlu poğaçayı sayıklayıp hazırları almayacağım deyip evde yapılandan istiyorum diyerekten mız mızlanmanın sonucunda perşembe günkü sınava rağmen çarşamba akşamı yaptım!Gördüğünüz üzere olan,şimdiye tane zor kalmış poğaçaları yapabildim.Hatta akşamında annemle konuşuyordum akrabamızın evindeydi aynen şöyle dedim.
"Kızım dereotlu poğaça istiyordu ben yapmadım ama o kendine yapmış"diye söyle dedim.
Hatta orada duyanlar da Allah Allah Cevahir yenge yapmaz öyle deselerde olmuştur bir kere artık..
Neyse işin latifesi,muhabbeti bir yana perşembe sınavına çalışırken kahvaltımız da oldu arkadaşlarla ve çok beğendi herkes umarım deneyenlerde aynı şekilde beğenir.Perşembe akşamı telefonda duyan akrabamıza hemen yayınlamadan tarifini verdim bile!
***
24 kasım 2011 günü yazıyı hazırlamışım ve akşama yayınlarım demişim ama bilgisayarların birden bozulması ile bütün planlar alt üst oldu işte nasip bugüneymiş.


Malzemeler:

  • 1 paket margarin ya da 250 gr tereyağ(ben tereyağ kullandım)
  • 1 su bardağı yoğurt(oda ısısına gelmeli)
  • 3 yumurta
  • 2 paket toz maya
  • 2 tatlı kaşığı tuz
  •  1 tatlı kaşığı şeker
  • Aldığı kadar un
  • Yaklaşık 1 demet dereotu 
  • İç harcı için 1-1,5 su bardağı kaşar rendes
  • 250 gr kadar ise lor
  •  Üzerine yumurta sarısı

Hazırlanışı:

  1. Un haricindeki diğer hamur malzemelerini yoğurma kabına alın ve unu eklemeden önce iyice bir elinizle hazırlayın.
  2. Unu azar azar ekleyerek yumuşak bir hamur elde edene kadar yoğurun.
  3. Hazırlanan hamuru şöyle 15-20 dakika dinlenmeye bırakın.Hamur dinlenirken de loru,rendelenmiş kaşarı bir kabta iyice karıştırın.
  4. Dinlenen hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar koparıp elinizle açın ve iç harcından biraz koyun ve klasik poğaça şeklinde kapatıp fırın tepsisine dizin.Üzerlerine yumurtas sarısını da sürdükten sonra önceden ısıtılmış 200 dereceli fırına verin.
İşin en güzel kısmı bu poğaçayı fırından yeni çıkmış sıcak haliyle yemek,ayrı bir zevk herkese tavsiye edilir.

4 Aralık 2011 Pazar

Tekno İmtihan

Teknoloji ne kadar hızlı ise insanı mağdur etmesi de aynı orantıda bir hıza sahip.Evdeki iki adet bilgisayardan masaüstü olan bir akşam açmaya kalkıştığımızda açılmadı laptop ise aynı zamanda hard disci okumayacak halde virüs kapıp ağırlaştı resmen geçen gün komşuya inip hard disci takıp flash belleğe fotoğraf atmak zorunda kaldım!İşte iyi diye sandığımız herşeyi ya da kötü diye sandıklarımızı iki taraflı düşünmemizi gerektiren bir olay.Yaşamımız inanan için bir sebep sonuç dairesinde ve tevekkül ederek,inanmayanlar içinse doğa kanunu saydıkları ile örülmüş önemli olan bu durumda öz mü ,evet o dur.Sonuçta her iki tarafta özünde inandığı bir şey ile hayatını kotarıyor,en basit mevzudan en zoruna kadar her birini inandıklarımız ile yoğurarak ayakta kalıp bugünün şükrü ya da kabullenip mücadelesiyle götürsek  hayatımız güzel bir yolun içinde daha engebesiz şekilde ilerleyebilir gibi çünkü inandığın zaman en zor diye öncesinde gördüklerinle zorlanmadan yaşamayı öğreniyorsun.
Geçtiğimiz günlerde annemler karşı tarafa geçmişlerdi biz üç kardeş uzun zaman sonra evde yalnızdık uzun zamandır lezzetini merak ettiğim bu fasulyeyi marketten alıp denedim.Dereotu,mısır ikilisi ile güzel demişlerdi ama ben kendimce roka ve turp ile yaptım ve benim için vazgeçilmez bir üçlü oldu.Herkese ısrarla bu haliyle tavsiye ederim.Hatta bir dahaki sefere turpu daha bol koyacağım ve belkide roka ile birlikte harmanlayıp hazırlayacağın turpları.Sizde nasıl isterseniz yapın ama bu üçlüyü bozmayın.

Meksika Fasulyeli Salata:

Fasulyeleri süzgece koyun musluğun altında sudan bir geçirin.Bir tarafta yaklaşık bir demet rokayı ayıklayıp yıkayın ve süzdürün.Süzülen rokaları güzelce doğrayın kaırştırma kabına alın ardından süzülmüş fazsulyeyi de ekleyin.Ardından yağını,limonunu ve tuzunu ekleyip güzelce karıştırın,yağını eklerken elinizi korkak tutmayın çünkü yağsız güzel olamaz.Servis tabağına aldıktan sonra turpları küçük küçük doğrayıp üzerine ekleyin.Tavuk kanadı ile yemiştik nefisti sizlere de pazar gününe hafif bir salata olmuştur umarım.
Herkese iyi pazarlar!

21 Kasım 2011 Pazartesi

İkili pasta

Bir pazar günü(dün) gene benim için yoğunlukla geçti ne zaman evde olsam zaten çalışmak mümkün olmuyor.Gazete okuyabilmek dışında ve de dil çalışmak dışında icraat yoktu ne yazık ki.Babaanneme gidicektik hatta annemle, amma velakin misafir gelince kaldı tam da o sırada babaannemle konuştuk" neler yaptın misafire"diye sordu bende "haberli misafir değil evde ne varsa onu ikram ederiz"dedim o ısrarla ekledi "yaparsın sen şimdi pasta&börek".Bende tabi ki bu konuşmadan babaannemin canının tatlı istediğini anladım ve evdeki malzemelerle kendi çapımda birşey oluşturmaya çalıştım.
Hatta dün gece yaparken bundan sonra yaptığım bu karışımlara aklıma ilk düşen ne olursa isim olarak vereceğim diye de karar aldım,geçenlerde yayınladığım pideye de ilk aklıma gelen ismi verdiğim gibi.
  • 1,5 paket burçak
  • 1-1,5 paket eti kakaolu bisküvi(1 de yetebilir ne olur ne olmaz yedekte başka paketi bulundurun)
  • 4 su bardağı süt
  • 3 çorba kaşığı mısır nişastası
  • 1 çorba kaşığı un
  • 4 çorba kaşığı şeker
  • 2 vanilya
  • 1 poşet şanti
  • 1 su bardağı süt (şantiyi hazırlamak için)
Hazırlanışı:
  1. Öncelikle sütü,unu,nişantayıişekeri bir tencereye koyun ve karıştırarak pişirin.
  2. Bir kapta toz şantiyi süt ile çırpın ve hazır edip dolaba kaldırın.
  3. Pişen muhallebiye vanilyaları ekleyip mikser yardımıyla bir karıştırın ve soğumaya bırakın.
  4. Soğumuş ya da soğuğa yakın ılık bir ısıya gelince öncedne hazırladığınız şantiyi ekleyip mikserde pürüzsüz hale gelene kadar çırpın.
  5. Küçük dikdörtgan bir borcama bir sıra burçak dizip bir sıra kakao bir sıra daha burçak dizip 3 sıra olucak halde dizip üzerine kremadan biraz sürün.
  6. İkinci kat için de burçakların üzerine gelecek şekilde kakaolu bisküvileri dizin kakaoluların üzerine de burçakları dizin.Bu şekilde 3 katlı yaptığımız pastanın üzerine kalan kremayı da güzelce sürdüktan sonra sonra dolaba kaldırıp soğumaya bırakın.
Ve hazır olan pastanızı eğer fotoğraflayacaksanız benim gibi sırt çantasını takmış aceleyle çıkmaya çalışırken fotoğraflamayın!Ama babaannenize sabahın köründe,okula,kütüphaneye gitmeden önce uğrayıp ona yaptığınız pastayı bırakın ve mutlu olun,öyle güzel oluyor ki onların duası ile her türlü sıkıntıya karşı bile gardınızı alarak başlıyorsunuz güne.

19 Kasım 2011 Cumartesi

Kuşüzümlü&Havuçlu Kek

Havuçlu kekler illa ki cevizli ve yanında tarçını ile olur değil mi?
Uzun zamandır kek,kurabiye yapamıyordum malum yoğunluktan,
birde birkaç zamandır aldığım habire alma isteği doğuran Kasımpaşadaki Bahriye fırınının kurabiyeleri ve evde varolan tatlı tarzı şeyler yüzünden de yapamıyordum.
Geçen akşam ertesi gün sınav olmasına rağmen kışın soğuğunu kapatan kek kokusu için en acil tarafında mutfağa girip olan bitenle birşeyler yaptım!
Açıkçası tek kuşüzümlü yapmak istiyordum uzun zamandır niyet ettiğimden ötürü amma velakin buzdolabı başka birşey için açtığımda havuçları görünce onlardan da bir tane aldım ve hususi ne fıstık,ne fındık ne de ceviz ekledim,hatta tarçın koysam mı koymasammı diye zihnimde gittim geldim:-)
Kalıbtan güzel bir şekilde çıkıp havucun verdiği hafif nemliliği birde ılıkken yiyip hissettiğimde ertesi günki sınava dönebildim.

Malzemeler:
  • 4 yumurta
  • 1 su bardağı şeker+1 su bardağının üçte biri kadar şeker 
  • 1 su bardağı süt
  • Yarım su bardağı yoğurt
  • 1 su bardağı sıvıyağ
  • 3 su bardağı un
  • 1 paket +1 çay kaşığı kabartma tozu
  • 1 vanilya
  • 1 su bardağı kuş üzümü
  • 1 adet rendelenmiş havuç
Hazırlanışı:
  1. Yumurta ve şekeri bir karıştırma kabına koyun krema kıvamına gelene kadar çırpın.
  2. Hazır olan yumurtaya yoğurdu,sütü,yağı ekleyin ve çırpın.
  3. Unu da azar azar ekleyerek mikser yardımıyla karıştırın kek malzemesini,ardından kavartma tozu ve vabilyayı da ekleyin.
  4. Rendelenmiş havucu ve kuş üzümünü de ekleyip tahta kaşık yardımıyla karıştırın.
  5. Yağlanmış kek kalıbına hazırladığınız kek hamurunu dökün ve önceden ısıtılmış 160 dereceli fırına verin.

18 Kasım 2011 Cuma

Kremalı İrmik Tatlısı

Biz çocukken ne meşhur bir tatlıydı!
Gittiğimiz yerlerde bu tatlı ya da bunun gibi bizim dönemin(90 lı yıllarda)belli başlı bazı ürünleri varsa benim yüzüm düşerdi.Annemin evden uyarıları,yetiştirilmemiz nedeniyle yerdik ama ömürümden ömür çalarak yerdim işte,çok katı yapanlar,tarçına boğanlar,şekeri az ama en çok bu tatlı ve bilumum sütlü tatlılarda da rahatsız ettiği gibi aşırı katı yapılmasıydı büyük sorun.Ben bu tarif sonrası hayatımda ilk kez sütlü irmik tatlısı yaptım,annem yapıyordu arada ve ben bir ya da 2 kez yemişimdir ama şimdi yiyorum!
Açık söylemek gerekirse eleştirimde de yanlış anlaşılmasın nimetin her biri güzel ama bazen gerçekten varolan nimetin ahengini bizler bozuyoruz..
***
Bundan önce bir salata tarifini verdiğim ve sofrasından bahsettiğim Esra hatun tarifi verdi.O da benim gibi bu tatlıyı katı sevmiyormuş hatta "istersen kremayı bir pakette koyabilirsin"dedi ama ben yarım ile denedim gayet iyi oldu,isteyen o şekilde de deneyebilir.
Malzemeler:
  •  1 kilo süt
  • 1 su bardağı irmik(dolu dolu)
  • 1,5 su bardağı şeker
  • Yarım paket krema(100 ml)
Üzeri için
  • Hindistan cevizi,tarçın,ceviz içi
Hazırlanışı:

Krema dışındaki üç malzemeyi tencereye koyun.Orta ateşte karıştırarak pişirin.Fokurdamaya başlayan tatlıya kremayı da ekleyip kaşıkla karıştırıp muhallebiye yedirin.Bir iki fokurdattıktan sonra ocağı kapatın.Kare bir borcamın içine biraz tarçın serpin ve ardından hazır olan muhallebinizi borcama boşaltın.Soğuyunca üzerine hindistancevizi,ceviz içi veya tarçınla,kısaca istediğinizle süsleyin.

6 Kasım 2011 Pazar

Nice nice bayramlar göresiniz*

Bayram çocuk varsa
Yaşlıların sohbeti varsa
Kalabalıkların coşkusu varsa
Muhabbetin şen kahkahaları varsa
Sevdiklerinle aynı sofrada olmak varsa
Tatlı yiyip tatlı konuşabilmek varsa
Ve en çokta hala bütün sevdiklerin yanındaysa
Herşey daha bir güzel..

Herkesin sevdiklerinle geçireceği ve bunun tadını unutmayacağı bir bayram dileğiyle..


*Bu bayram da dahil olmak üzere bu deyim babaannemin yıllardır her bayram bize zikrettiğidir..

2 Kasım 2011 Çarşamba

Betüş ile Çikolata Rüyası

Bir pazar günü küçük bir hanımefendi ile kurabiye yapınca o gün hiç unutulmuyor,birde oturup çay sofrası kurunca zevk başka hale bürünüyor hele de parka gidip fotoğraf için sana gülümseyen pozlar vermesi ile çocukların rabbin en güzel lütuflarından biri olduğunu  bir kez daha düşünüp ben dahil herkese nasib eylemesini diliyorum.Salih Emir diye bahsettiğim bizim aile için manevi torun gibi olan beyzadenin kardeşi Betül ile yaptık uzun zamandır yapmayı istediğim kurabiyeleri.Lezzet dergisinin bir ara verdiği çay daveti adlı küçük kitapçığın kapağında idi bu fotoğraf ve çok hoşuma gitmişti,acıbadem'e benzer hali,deneyeceğim deyip hep ertelemiştim ama sonunda denedim.Nefis bir lezzet oldu tarifte ılınınca yiyin demelerinin ılıkken elimle böldüğümde karşılaştığım görüntüde anladım birde ağzınıza attığınızda yayılan çikolatası ile alemi değiştirin uçmaya başlayın çikolata severler.

Malzemeler:
  • 1 yumurta
  • Yarım su bardağı tozşeker
  • 1 çorba kaşığı tereyağ
  • 1,5 çorba kaşığı un
  • 240 gr bitter çikolata(80 gr lıklardan 3 pakete tekabül ediyor)
Hazırlanışı:
  1. Yumurta ve toz şekeri mikserle iyice çırpın.
  2. Tereyağını küçük bir tencerede eritip ocaktan alın.İçine 160 gr.bitter çikolatayı ilave edip çikolatalar eriyinceye kadar karıştırın.
  3. Yumurtalı karışıma soğuyan tereyağlı çikolatayı ilave edip kaşıkla veya mikserle karıştırın.Daha sonra unu ekleyip biraz daha krıştırın.
  4. Son olarak kalan 80 gr.bitter çikolatayı kırarak malzemeye ilave edin.
  5. Tepsiye yağlı kağıt serin.Üzeine karışımdan birer kaşık aralıklı olarak paylaştırın.
  6. Önceden ısıtılmış 160 dereceli fırında en fazla 10-12 dakika pişirin.Ilınınca servis yapın.
 Yanına şekersiz süt ile şunlardan alın birkaç tane:-)

    25 Ekim 2011 Salı

    Kırmızı Beyaz Pide*

    Sabahın beşi birşeyler okumaya çalışıp uyku ile aramdaki bağı iyice bozmaya çalışıyorum.Şu an birçok insan elimizde olan şartların birazına dahi sahip olsa güzel bir uykuya hasretliklerini söndürecekler.Bazen bu tavrımızın da adil olmadığını düşünüyorum ama,çünkü sırf depremmi olması gerekiyor ülkemizdeki yoksulluğun,acziyetin ve yoksunluğun hissedilebilmesi için?
    Halbuki deprem ya da olabilecek herhangi bir afet zaten kambur olan anadolu insanının sırtını biraz daha eğdi ama bu sefer en ağır şekilde eğmiş oldu..
    Önümüz bayram inşallah rabbim onların bayramını herkesten daha güzel eylesin ki yaşadıklarının korkusunu,hüznünü biraz olsun atlatabilmeleri nasip olsun.Ve hiç kimseyi afet veyahut insan eliyle olan ölümlerle imtihan etmesin!
    ***
    Pidenin tarifi  kendi kendime uyguladıklarımdandı ve olumlu sonuç aldığım  önceden yapılmış eklenmiş bir tarifti(geçen hafta başı)ama bir türlü yayınlayamadım,geçen hafta ortası ülkenin geldiği halde pek yayınlamaya sevketmedi açıkçası.Ne yazık ki hala pazar gününün sıkıntısı olsa da inşallah hepimiz birer el uzatmayı kendi nefesimizin hakkı sayıp bunu verebilmeyi başarıp bayrama kavuşuruz.

    Hamuru için:

    2 su bardağı ılık süt
    Yarım su bardağı sıvıyağ
    1 çorba kaşığı tuz
    1 çorba kaşığı şeker
    1 paket yaş maya
    Aldığı kadar un

    İç malzemesi:

    Yarım su bardağı süt
    1,5 su bardağı kadar lor
    1 su bardağı rendelenmiş kaşar
    2-3 adet kırmızı biber
    Tereyağ

    Üzeri için yumurta sarısı

    • Öncelikle un dışında herşeyi derin bir yoğurma kabına koyun.
    • Kabtaki malzemeleri birbirine elinizle iyice karıştırın.
    • Birbirine karışmış bu malzemeyi 10-15 dakika o şekilde bekletin.
    • Beklettiğiniz karışıma azar azar unu ikave edin.
    • Yumuşak bir hamur elde edince de 4-5 dakika iyice yoğurup ılık bir yere mayalanmaya bırakın.
    • İç harcı için de loru,rendelenmeiş kaşar peynirini ve sütü karıştırın.
    • Mayalanan hamurdan cevizden büyük parçalar alıp merdane yardımıyla küçük pasta tabağı boyutunda açın.
    • Açtığınız hamurun orta kısmına malzemeden ekleyip,çok yfak olmadan doğranmış kırmızı biberlerden de ekleyin.Son olarak da çok küçük  parçalar halinde tereyağ da atıp iki ucu birbirine getirip ortada boşluk kalacak şekilde kapatın her iki kenardan.
    • Hazır ettiğiniz pidelere de yumurta sarısı sürüp önceden ısıtılmış 200 dereceli fırına verin.
    *Pidenin ismi öylesine aklıma geldi,umarım uygun bir isim olmuştur.Yenildiğinde yoğun peynir ile biberin bileşiminden bu tarz bir görüntü de çıkıyor zati.
    *Bu arada bu hamur ile yaklaşık 13-14 tane çıkabiliyor iç malzemesin son 4 taneye yetmemişti sucuk koyduk,dilerseniz biraz artırabilirsiniz peynirli harcı ya da farklı bir harc koyabilirsiniz. 

      17 Ekim 2011 Pazartesi

      Fındık Kremalı Kek

      Yağmurlu bir sonbahar havasını en cazibeli hale getiren hallerden biri de evde taze demlenmiş çay ile fırındaki kek’in evde yaydığı davetkar kokular o yağmuru,soğuğu daha da bir başkalaştırıyor insanda.Yazmak,okumak istiyor insan o yağmur sakince yağarken elde çay ile..Birde benim gibiler var hem bunları isteyip hem de mutfağa da girip ikisini bir arada yapar iken yorulan gruptan olanlar.Kış  mevsiminin erkenden hissedildiği şu günlerde kek kokunuzun ve çayınızın davetine istekle geleceklerin her daim olması dileğiyle deyip bu akşam yazıyı tadında bırakalım
      Fındık kremasını bugün marketten alırken anneannem gene hatırımdaki sabitlediğim yerden bana  başka baktı.Fındık kremasını çok severdi arada bir-iki çay kaşığı ağzına atardı.Rabbim onu ve onun gibi nice anneanneleri-babaanneleri huzurundaki en güzel yere nasip eylesin inşallah.

      Malzemeler:

      • 130 gr şeker(bir su bardağından 2 parmak eksik geldi bardak ölçüsü ile de)
      • 2 yumurta
      • 2 su bardağı un
      • 2 çay bardağı süt
      • 3 çorba kaşığı(dolu dolu) Krokantlı Fındık Kreması
      • 100 gr dövülmüş fındık(1 su bardağından 1 parmak eksik geldi)
      • 1 paket kabartma tozu

      Hazırlanışı:
      1. Öncelikle yumurtalar ve şekeri krema kıvamına gelinceye dek çırpın.
      2. Katılaşan karışıma fındık kremasını ekleyip iyice karışmasını sağlayın.
      3. Kremayı da karıştırdıktan sonra sütü ekleyip en düşük derecede çırpın(dikkatle çırpın etrafa sıçrayabilir).
      4. Sütü de yedirip ardından sıvılaşmış olan karışıma ununu da azar azar ilave edin.
      5. Un ilavesi de tamamlandıktan sonra kabartma tozunu ve fındığı da ekleyip tahta bir kaşıkla güzelce karıştırın ve yağlanmış kalıba dökün.
      6. Önceden 150-160 derecede ısıtılmış fırında yaklaşık 1 saat kadar pişirin.

      9 Ekim 2011 Pazar

      Yeni yeni yazmak,yeni yeni tatlar denemek vs vs

      Yeni tatlar denemek lazım,yeni sözcükler öğrenip onları bir cümle haline getirip taze nefesler alıp vermek lazım.Her yenilik biraz daha hayatımızı sorgulamamızı ve biraz daha anlamamızı&anlamlandırmamızı sağlayacaktır belki de kimbilir?
      İnsan ölümlerle alışması gerektiklerine zamanla yaklaşıyor,sanki değmese varolmayan birşeymiş gibi gördüklerimiz nefes kadar uzak veya yakın.Zamanla yaşadığımız ruh hali çevremizden çok artık kendimize da sıkıntı verir bu sebeple alışmaktan ziyade bununla yaşamayı öğrenmek ve eğer Allah ve kadere iman da varsa daha rahat varolmayı sağlıyacaktır ki sağlıyor da.
      Bir başkasının seninle aynı yaşadığı acıyı&sevinci onunla aynı şeyi yaşadıktan sonra anlıyormuşsun,şimdi hasbelkader bilen biri olarak demeye çalışıyorum.
      Varolan,devam eden yaşamı ölümle veya ölüm olmadan yokluğunu hissettiklerimize rağmen sürdüreceğiz.Kurduğum şu cümleleri bir klasik deyimmiş gibi sunmakta değil niyetim geçen mart ayından beri ölümle gelen ya da ölüme gerek kalmadan olan hallerden sonra yeni yeni toparlanan ve buna kendini zorlayan biri olarak yazmaktı niyetim sadece..
      Ramazan'ın 16.günü yaptığım ve ertesi günü anneannemde de yediğimiz rahmetli anneanneme de kısmet olan bu 2 tatlıyı yayınlamaktı niyetim aslen.O günlerden beri bilgisayarda fotoğrafları duruyor(ki ömrünü tüketen makinemden çok iyi fotoğraflar çıkmasa da)ancak bugüne kısmet oldu.
      Aslında Papatya'nın bu tatlısını  uzun zamandır yapmak istiyordum ama fındık olmadığı için yapamamıştım yanlış hatırlamıyorsam.Bu tatlı hala aklımda fındıkta var yapacağım.
      İkisi de çok ama çok sevildi o akşamdan çok az kaldı 2 çeşit hani fazla fazla yetsin ertesi güne de fazla artsın derken az kaldı,irmikli olanın kıtırlığı hoşa gidildi şerbetlilerle arası iyi olmayan annem ve onun gibi olan misafirlerimizde Selanik Tatlısında hemfikirdi.
      İki tarif içinde Hayat Cafe'ye ve Yemek Vakti-Aylin'e çok ama çok teşekkürler!
      Tairfleri buraya da ekliyorum ama orjinal görüntüsüne ve kendi sitesinden de bakmak isteyenler için de link veriyorum.
      Parmak Tatlısı(Balparmak)

      1 paket tereyağ(veya margarin)
      1 çay bardağı zeytinyağı
      yarım su bardağı şeker
      1 çay bardağı kaymaklı yoğurt
      1 paket vanilya
      1 paket kabartma tozu
      2 yumurta
      Aldığı kadar un(6 su bardağı kadar)

      İçi İçin;opsiyonel;
      1 kase iri kıyılmış ceviz(içine ceviz koymasanızda gayet güzel oluyor)

      Şerbeti için;

      3,5 su bardağı su
      3,5 su bardağı şeker
      bir kaç damla limon suyu

      Bulamak için;

      Bir kase irmik

      Şerbet için şeker ve suyu bir tencereye koyup kaynatalım.Koyulaşmaya başladığında limon suyunu ekleyip şerbeti soğumaya bırakalım.

      Hamur için un hariç bütün malzemeyi yoğurma kabına alıp unu kontrollü olarak ekleyin.Hamurdan mandalinadan biraz küçük parçalar koparıp elinizle ince uzun açıp içine ceviz koyun.Hamura ince uzun şekil verin irmiğe bulayıp yağlanmış tepsiye dizin(içine ceviz koymuyacaksanız hamuru direk rulo yapıp irmiğe bulayın)

      180 derece ön ısılı fırında tatlılarımızı iyice kızarana kadar pişirelim.Fırından aldığımız parmak tatlılarını 2 dakika dinlendirip soğuyan şerbeti üzerine dökelim.Yaklaşık 2 saat sonra tatlınızı servis edebilirsiniz.

      Afiyet Olsun...

      not:şerbeti döktükten sonra üzerine tepsi örtebilirsiniz ama tatlıyı hamurumsu yaptığı için ben tercih etmiyorum...
      Selanik Tatlısı

      Malzemeler

       4 yumurta
      2 çay bardağı toz şeker (küçük boy)
      1 çay bardağı sıvı yağ
      2 çay bardağı hindistan cevizi
      1 çay bardağı galeta unu
      1 su bardağı un
      1 paket kabartma tozu
      1 portakal veya limon kabuğu rendesi

      Keki ıslatmak için 2 su bardağı soğuk süt
      1 çay bardağı toz şeker


      Hazırlanışı

      Yumurta ve şekeri krema kıvamına gelene dek çırpın.Sıvıyağınıda ilave edip çırpmaya devam edin.Un hariç kalan malzemeleride ilave edip kaşıkla karıştırdıktan sonra en son ununuda döküp yavaş yavaş karıştırın ve yağlanmış tepsiye dökün (ben kare camlardan kullandım) 180 derece içine batırdığınz kürdan temiz çıkana kadar pişirin.Fırından çıkardıktan 5 dakika sonra önceden şekeri eriyene kadar karıştırdığımız soğuk sütü (kaynatılmayacak sadece karıştırılacak)kekimizin üzerine döküyoruz.Dolapta soğumaya bırakıyoruz.Üzerine ben krem şanti sürdüm ama olmasada lezzetli bir tatlı...
      Afiyet olsun.

      2 Ekim 2011 Pazar

      Mürdüm Erikli&Armutlu Tart

      İnsan çok şey yazmak isteyip bazen yazamıyor.Aklıma ne gelse ya uzun ya da sırası ya da yeri değil vs vs.Bazen sessizlik,suskunlukta çok şey anlatırmış.Bizde böyle anlatalım halimizi,ahvalimizi.
      ***
      Mürdüm eriği ile kekte yapmıştım bundan önce o da güzeldi ben ilk defa kafama esti ve kendi başıma bir tarif oluşturup yaptım.Tedirginde oldum acaba güzel olurmu ya da krema nasıl olur derken bu tart havada bitti ve ertesi gün bir daha yaptım.Mürdüm eriği hazır pazarlarda varken denemenizi nacizane tavsiye ederim.

      Malzemeler:
      • 125 gr tereyağ
      • 1 çorba kaşığı toz badem
      • 1 hamur kabartma tozu
      • 1 vanilya
      • 1 yumurta
      • 1 çorba kaşığı elma sirkesi
      • 2  çorba kaşığı zeytinyağı
      • 3 çorba kaşığı tozşeker
      • 285 gr un
      • 500 gr mürdüm eriği
      • 4 adet armut
      • 5 çorba kaşığı şeker
      • Yarım paket süt kreması(100 ml)

      1.  Öncelikle ufak ufak doğranmış erikleri tavaya koyun ve üzerine de şekeri gezdirin
      2. Şekeri eklenen erikleri orta harlılıkta olan ocağa koyun ve çok su çıkarmadan şekerle biraz yumuşamaya bırakın.
      3. Yumuşadıktan sonra da soyulmuş,fazla ufak olmayacak şekilde doğranmış armutları da ekleyin.
      4. Armutlarla da yaklaşık 5-6 dakika pişirdikten sonra ocağı kapatın ve kremayı ekleyip kaşık yardımıyla karıştırıp soğumaya bırakın.
      5.  İç kısmını hazır ettikten sonra da hamur için yoğurma kabında önce yumuşamış tereyağı şekerle beraber elinizle iyice ezin.
      6. Sonra yumurtayı koyup onuda yedirin ardından sirke ve yağı da ekleyip iyice elinizle karıştın.
      7. Vanilya ve kabartma tozunu da ekleyip karıştırın ve son olarak unu yavaş yavaş ekeleyerek kıvama getirin.
      8. Kıvama gelen hamuru yaklaşık 15-20 dakika buzdolabına kaldırın.
      9. Buzdolabından aldıktan sonra 26 yada 28 cm lik kelepçeli kalıba hamuru yerleştirip kenarlara doğru elinizle açın.
      10. Kenarlarında eşit şekilde yarım kapak olucak halde hamur bıraktıktan sonra hazırladığınız erikli harcı da ekleyip her tarafa eşit yayın.
      11. Erikli harcı eşit yaydıktan sonra kenarlara doğru verdiğiniz hamuru pide kapatır gibi kenarlardan alıp üzerine doğru hafif kapatın.
      12. Hazırladığınız tartınızı 180 derecede önceden ısıtılmış fırında 1 saat hatta 1 saat 10 dakika kadar  pişirin.
      Not: Aşağıda gördüğünüz "malz.krema yok"yorumunu bırakıp kim uyardıysa çok teşekkürler!Dün yazarken  akşamın yorgunluğu+hasta olmam nedeniyle atlamışım,özürler.

        17 Eylül 2011 Cumartesi

        Fasulye Kavurma

        Bir gün annemler buğday biçerken köyde anneannem de onlara biriyle"Fasulye Kavurması"göndermiş,"o yorgunluğa öyle güzeldi ki bir ekmekten bir sudan birde fasulyeden yiyorduk"diye anlattı annem.
        Dağda çalışıp yorulana ayrı bir lezzetli gelir derdi anneannemde,annemde halen söyler bunu ki haklılarda.
        İçimden birşey yapmak,yazmak pek gelmiyor.Yemek fotoğraflamayalı çok ama çok uzun zaman olmuşken geçen gün evde birşeyler yapma durumunda kalınca bir fotoğraflama için uğraştım kendimle.
        Ne zaman elimde makine yemekleri fotoğrafladığımı görünce "Allah Allah"deyip bir yandan da içten içe gülerdi benim Altın kızlarımdan "2.annem"dediğim "anneannem"..
        Şimdi ne zaman yemek fotoğraflasam bir taraftan anneannem görsünde kendince söylensin isteyeceğim ama bir yandan da olmayacağını bilip hüzün biriktirmeye devam edeceğim.
        ***
        Lazlara ait olan "Turşu Kavurma"gibi değildir yanına muhakkak"Cacık"ile denemenizi tavsiye ederiz.Bizim köye ve civarına ait bir lezzettir.

        Malzemeler:

        Haşlanmış Taze fasulye
        Sarımsak
        Tereyağ
        Sivri Biber
        Tuz

        Hazırlanışı:
        1.  Fasulyeleri haşlayın.Haşlanan fasulyeleri elinize top gibi alıp iyice sıkın suyunu,sıkıca sıkın.
        2. Suyunu sıktığınız fasulyeleri kenara alın ve ardından bir tavaya tereyağ ekleyin göz kararı,tereyağ eridikten sonrada dövülmüş sarımsak ve küçük doğranmış biberleri de ekleyip birkaç kere tavada döndürün.
        3. En son da fasulyeyi ekleyip 4-5 dakika birbiriyle özleşmesini sağlayın ve ardından servis edin.


        30 Ağustos 2011 Salı

        Elmas Sultansız bir Bayram..

        *Fotoğraf,anneannemin yıllar önce köyde diktiği asma

        Her bayram sabahı anneannemin sesi yerine annemin ağlama sesiyle uyanmak bu bayramın diğer bayramlardan farkı olduğunu bir kere daha belli etti.
        Bayrama 2 hafta kala ailemizin küçük üyelerine bayram harçlığını gönderip"bayrama çıkmam"diyen bir anneanneyi kaybetmek ve bunu bize açık açık belirtmesi bizim bayramımızı buruk ve eksik hale getiriyor.
        Her Ramazan Bayramı anneannemde olan kahvaltı artık fazlasıyla eksik,bayram sabahları telefonumuzu birkaç kere arayıp kahvaltı için "hadi gelin,annen parçağı yapsın,millet gelicek"deyip bize ses veren anneannem artık o ses veremeyecek.
        Ben en son ramazan bayramını 2009 da yaptım onunla geçen sene burada olmadığımdan telefonla bağlanmıştım bende kahvaltıya ve telefonda "anneanne endişelenme seneye beraberiz inşallah"demiştim ama aciz insan aklıyla çıkıp çıkamayacağımızı hesaplayamamıştım..
        Anneannemsiz ve Sara teyzesiz bir bayram benim altın kızlarım 3 iken 1'e düştü şimdi elini öpmeye gidicek dertleşecek istediğim zaman kapısını çalacağım bir babaannem kaldı.
        Dilerim herkesin sevdikleriyle geçireceği ve kaybettiklerini güzelliklerle yad edip dayanma gücünün olduğu bir bayram olur.İnşallah herkes seneye hayr ve sağlık ile sevdikleriyle önümüzdeki bayramlara yetişir.
        Bayramınız bayram olsun!

        13 Ağustos 2011 Cumartesi

        4 lü lezzet

        Çocukluğumda annem hep komposto yapardı ve hala da yapar.Ben nasıl yapılır hiç bilmezdim,izlemezdim de!Birgün sordum zor birşeymi diye annem de güldü"kompostonun nesi var çok kolaydır"diye bunu dikkate alıp geçtiğimiz yıllarda ilk defa komposto yaptığımda aslında bu işin de püf noktalarını olduğunu öğrendim annemden.Çünkü o gün bana onu derken o ayrıntıları unutmuştu,onlar için bir alışkanlıktı artık bunları yapmak,onun için sıradanlaşan "ehemmiyet"benim için hala olması gereken birşey olduğu için bilmem lazımdı.
        Geçen gün arkadaşlarım iftara geldiği zaman bende onlara komposto yaptım tabi annemin direktifleriyle.Erik önce atılmalıymış onun açılması lazımmış,narin olan meyveler ise en son ve çok aşırı kaynatılmazmış vs gibi.Annemin komposto kültürü geniştir,herşeyi birbirine yeri gelince karıştırıp lezzet çıkarma huyumu da annemden  aldım sanırım mutfaktaki eli almak gibi.Geçenlerde şeftaliden tutun da karaduta kadar birkaç meyve ile reçel yapmıştı ve bunun gibi bir sürü komposto.
        Geçen yaptığımda bu kompostoyu fotoğraflayamamıştım öğlen akşama ise bir çay bardağı dahi kalmadı!Sağolsunlar çok beğendiler,ondan sonra üçüncü yada  dördüncü yapışım.Bu sabaha karşı yaptım mis gibi yayılan kokusu yeni niyetlenmiş birine bile cazip geldi.Bu kendi karışımıma da fotoğraflarına bakarken 4 lü lezzet dedim ama uymuştur herhal bu lafız?
        • 2,5 litre su
        • 10 adet çilek
        • 10 adet kırmızı erik
        • 1 su bardağı frambuaz
        • 1 su bardağı böğürtlen
        • 2 su bardağı şeker
        Hazırlanışı:
        1. Önce suyu koyduğunuz tencereyi ocağa koyun ve kaynamaya bırakın.
        2. Kaynayan  suya ilk önce erikleri atın ve onları-annemin deyimiyle-hafif açılmalarını sağlayana kadar kaynatın.
        3. Erikler kaynadıktan sonra narin olan diğer 3 meyveyi de atıp kaynamaya başladıktan sonra sadece 3-4 dakika bunlarla da beraber kaynatın.
        4. En son da şekeri de ekleyip 2-3 dakika sadece şekerin erimesi için kaynatıp altını kapatın ve soğumaya bırakın.

        12 Ağustos 2011 Cuma

        Yoğurt Çorbası

        Birşeyler karalamak adına yazdım durdum hatırlamadığım kadar sildim de durdum..Neyse ben en fazla çorbayı anlatayım yeter herhal bugünlük?
        Ataletin ramazanla bütünleşmiş kısımlarını kırpıp kırpıp yıldız yapmak istiyorum!
        ***
        Bu arada farkındayım bu çorbaya da girizgah yapmak lazım.Bu çorbayı birkaç zaman önce dergileri karıştırırken çok eski bir sofra dergisinde gördüm ve o zaman yaptım ama fotoğraflayamadım.Beni bilenler bilirler "yayla çorbası"düşkünlüğüme ve hala yayınlamadım benim için özel olan annemin yayla çorbasını.
        Neyse bu tarifi o zaman denediğimde de yoğurt tadı gelmesini sevdim hakeza gene ben beğendim,zaten basit bir çorba ve diğer yoğurt çorbalarına benzerlikler var sanki.

        Malzemeler:
        • 3 çorba kaşığı yoğurt(ben 6 kaşık yaptım)
        • 3 çorba kaşığı un
        • 1 yumurta
        • Dilediğiniz kadar su
        • Tuz
        • Pulbiber
        • Sıvıyağ(ben tereyağ ile yaptım)
        Hazırlanışı:
        1. yoğurdu,unu ve yumurtayı derin bir kapta çırpın,karıştırın.
        2. Yavaş yavaş su ilave edin ve ardından ocağa koyun.
        3. Tuzunu da ilave edip kaynayıncaya kadar karıştırın.
        4. kaynadıktan sonra 5 dakika sonra ocaktan alın
        5. Küçük bir tavada yağı eritin kırmızı pul biber ekleyip hazırlanan bu yağı çorbanın üzerine döküp servis edin.
        *Sofra Dergisinden alınmıştır.

          9 Ağustos 2011 Salı

          Kürt Köftesi ve 2011 Ramazanın ilk misafirleri


          Güzel bir coğrafyada büyümek, "en"demenin hep bir üstünlük sağladığını bilmek  ve bu sebeple çok hoşlaşmamak..Ama "en"leri bol güzel insanların olduğu bir yerde büyümek dünyanın güzel nimeti ve zenginliği değil mi?
          Yukarıya bak başka bir kültür aşağıya in orası ayrı bir hava; Ege'ye yol al neşe ile hazırlanmış sağlıklı ve zeytinyağı kokulu sofralar;Akdeniz'e in otlarla yayla kültürünün güzel uyumu ve bileşkesi vs vs uzar gider. Bu ülkedeki güzelliğin sofra ile temaşası böyle güzel oluyor.
          Bundan önce belirttiğim gibi ailem Doğu kökenli ve Zazalar. Yan komşumuz olan Malatya ile aslında bazen zıt durup iç içe geçmiş bir kültür ve muhabbet hali var.Hatta yıllar önce Milliyet gazetesinin tırı Anadolu'yu turlar iken bu 2 ile aynı zamanda gitmişler.Yanlış hatırlamıyorsam başlık şuydu"Malatya çalışır Elazığ yer!".Malatyalıların daha çalışkan olduğu Elazığlıların ise ehl-i keyf olduğundan  o yazıda da bahsediliyordu.Ama baktığımızda her biri işte ortak bir kaptan besleniyor.Eskiçağ'a kadar indiğimizde dahi Malatya ve Elazığ topraklarının ortak noktaları var.
          Yazıyı nasıl yazsam diye düşünürken daha devam etsem gidecek, uzayacak bir yazı oldu.Bu köfte işte bahsi geçen komşu şehrin köftesi,annemin yıllar önce Malatyalı bir arkadaşından aldığı ve reyhanın özellikle lezzetini tanımladığı gerçekten nefis bir lezzet.
          Malatyalılar kuru reyhanı çok kullanıyor,hakeza bizde de sık kullanılır.Bu köfteye benzer köfteler bulsam da nette tam olarak aynı malzemeleri göremedim.Eğer bilen çıkarsa,bilgilendirirse sevinirim.
          Bu arada ismi için ısrarla anneme "isim bu mu? Başka adı var mıdır?" desem de "bu" dedi. Amma velakin tekrardan tarifi aldığımız teyzeden öğrenebilirsek yazarım.
          Malatyalı başka tanıdığımızda buna benzer yassı bir köfte yapmıştı.Ama onlar yumurtaya bulayıp kızartmışlardı.Bu sebeple dediğim gibi bilenlerin de bilgilerini merakla bekliyorum!
          ***
          Geçen hafta bu senenin ilk iftar daveti okuldan Tarih&Sosyoloji grubu ile oldu.Bu sene aslında bize bir uyarı mahiyetinde olan "israf"temelli iftarlarımızın sorgulanmasını sağlayan Afrika'daki yaşananlardan sonra,kendimize 2 çeşit yemekle giden bir ramazan ve misafirlerde ise bundan 1-2 şeşit fazla olmasını düşündük.Hatta bize şunu da gösteriyor ki; her gün yediğimiz nimetlerin dahi sadakası olmak zorunda. Çünkü o kadar güzel nimetlerle buluşuyoruz ki bunun şükrü nerede diye sorgulanmalı!
          O gün tam 14 kişiydik. Son zamanlarda bulunduğum eğlenceli ve güzel bir sofra&amuhabbet vardı.Buradan tekrardan gelip bizleri de memnun ettikleri için herbirine ayrı ayrı teşekkürler!

          Kürt Köftesi:

          Malzemeler:
          • 1 kilo orta kalınlıkta bulgur (ne çok ince ne çok kalın)
          • 1,250 gr orta yağlı kıyma
          • 4-5 soğan küçük boy(eğer büyükse 3 tane olmalı)
          • 1 çorba kaşığı tuz
          • 2 çorba kaşığı kırmızı pul biber
          • 1 su bardağı kuru reyhan
          • Ilık su

          Hazırlanışı:
          1. Bu malzemeleri suyunu fazla koymadan iyice yoğurun.
          2. Suyu azar azar ekleyin gerektikçe sakın fazla koymayın.
          3. Elinizi suyla ıslatın,yoğurduğunuz ve kıvamını iyice alan köfte hamurundan ceviz büyüklüğünde parçalar alıp yuvarlayın ardından yassı hale getirin.
          4. Bu yassı hale getirdiğiniz köfteleri ister tereyağında ister sıvıyağda kızartın. 
          5. Yalnız tereyağ veya sıvıyağ oranı çok olmayacak et köftesi pişirir gibi ya da ondan biraz daha fazla olabilir yağ oranı.
          6. Ama kıyma yağlı olduğu için aslında hiç yağsız şekilde pişirmeniz ısrarlı tavsiyemdir.Tavayı iyice kızdırın ve köfteleri öyle koyup,pişirin.
          *Bu arada ölçüler kalabalık bir grup içindi.Bu sebeple hem gözünüze çok gelebilir hem de hazırlaması zahmetli durabilir.Bu ölçüleri yarım hale getirebilirsiniz.Yarım kilo bulgura  600 gr kıyma olabilir.
          **Orta kalınlıkta bulgur özellikle yöresel ürünler satan yerlerde varmış.Anneme bende sorduğumda böyle bir yerden aldığını her yerde olmadığını dedi.
          ***Bu arada Dilek sağ olsun kimin yaptığını çözemedim demiş. Sayesinde açıklamamı düşeyim; benim için zor oldu. Ama köfteyi ben yoğurdum!Annemde çıkan sinir sıkışması nedeniyle bu aralar yapamadığından iş bana kaldı.Yemek onun yemeklerinden ama yapım bu sefer bana ait.

          3 Ağustos 2011 Çarşamba

          Etimekli Tatlı

          Bugüne kadar hiç ölçüsüyle tam tamına bir etimekli tatlı tarifi almadım.İlk bir akrabamızda yemiştik ve ben baya küçüktüm.Akrabamız etimeğin üzerine konan muhallebisini 2 renk yapmıştı muhallebiyi önce beyazken biraz dökmüş sonra da içine kakao ekleyip miksere vurmuş ve öyle dökmüştü.Bunu böyle anlattı diye hatırlıyorum hayal meyal ama ne ölçü ya da ne ekledin vs gibi birşey konuşmadık.Ben ondan sonra denedim birkaç kere ve o zamanlar pek yapılan bir tatlı da değil en azındna bizim çevrede.Neyse ben bir yaptım ikisini de tatlı yaptığım için çok tatlıydı bir yaptım muhallebi katı oldu bir yaptım ortalama tuttu bu seferde öyle 2 renk olsun dedim pek beğenilmedi.Böyle birkaç denemede ısrarlıyken kimseye de sormadım ne akla hizmetse.Bundan sonra bir başka yakınımız sık yaptığı bir tatlıdan bahsedip bunu birde üzerine şanti ekleyerek yaptığını dedi tabi bizim evde en azından önce annem için sorun olan şanti kısmıydı bir kere denemeyle kaldı.Bende ondan sonra muhallebisine karıştırıp denedim ve bir bayramdı yiyen herkes "bunun kreması farklı ne
          var"diye sordu.Sonunda bu yaptığım usul uzun zamandır yaptığım bir tarife dönüştü ve benden baya kişi aldı tarifini.Bugün annem içni gene yaparken yayınlasammı acaba derken bunu yazarken buldum kendimi.Ne diyelim hergün yaşadıklarımız kabınızda umarım böyle gülümseten suretler bırakır ve tatlanan ağızlar!
          Malzemeler:

          1 paket etimek
          2 su bardağı su
          1,5 su bardağı şeker
          1 litre süt(5 su bardağı dolu dolu)
          2 vanilya
          4 çorba kaşığı un(tam tepeleme değil orta kararda koydum)
          Yarım çay bardağı tozşeker
          1 paket krem şanti(toz haliyle)
          • Öncelikle şekeri bir tencereye koyun ve eritin fazla yanmadan da suyunu ekleyin.Ben suyunu yanlışlıkla soğuk koydum sıcak eklerseniz daha rahat olur.
          • Şekeri eridikten sonra kaynamakta olan şerbeti ocaktan alıp 8-10 dakika bekletin.
          • O sırada tencereye sütü,unu ve şekeri ekleyip mhallebiyi pişirin.
          • Muhallebiniz piştikten sonra onuda yaklaşık 6-7 dakika dinlenmeye alıp krem şantiyi toz haline ve vanilyalarını ekleyip yaklaşık 5 dakika mikserden geçirin.
          • Hazır olan kremayı şerbetle ıslattığınız etimeklerin üzerine dökün ve soğumaya bırakın.

          31 Temmuz 2011 Pazar

          Muhabbetiniz bol sofranızın bereketli olması dileğiyle Hayırlı Ramazanlar!


          Bugün ilk teravihler kılınıcak ve yarın da nasipse oruçlu olacağız.
          Çocukluğumdan beri her ne olursa olsun Ramazan güzel bir tebessüm ve huzur veriyor.Herkes bir çocukluk üzerinden anlatır Ramazanı ve bu bir klişedir kimine göre ama varsın böyle de anlatsınlar maksat muhabbeti hissedebilmek olsun sadece!
          Benim hala aklım çok ufakken yaptığım bir iftara gider aklım.Bu kadar geç vakte gelmese de ya 6 ya da 7 yaşında iken ben çok erken saatlerde değildi ramazan ve ben 1 gün oruç tuttuğumu hatırlıyorum o günde ödül olarak eski cam şişelerdeki pepsilerden bir tane bana alınmış ve elimde onunla ezanı bekliyorum orucumu onunla açacağım.Çocukluk işte,şimdi ise yaklaşık 4-5 yıldır kola içmiyorum.
          Herkesin vardır böyle güzel yaşadıkları bu yaşanmışlıklarla tatlandırdığımız,uzun muhabbetlerin eşlik ettiği herkesin evinde aç bilaç değil hem gönül hem mide doyuran sofraların,muhabbetlerin olduğu ve bunun artan eksilmeyen olduğu bir Ramazan-ı Şerif dileğiyle.Ramazanınız Hayr olsun!
          ***
          BulgurluZeytinyağlı Biber Dolması

          1 kilo bulgur
          1 çorba kaşığı biber salçası(dolu dolu)
          1 çorba kaşığı domates salçası
          Bir tutam taze veya kuru reyhan
          Bir tutam kuru veya taze nane
          Kimyon
          Kekik
          Karabiber
          Kırmızı biber
          3-4 sivri biber
          5 orta boy soğan
          1 baş sarımsak
          1 su bardağı zeytinyağı
          Tuz
          1 su bardağı su
          1 kio dolmalık biber
          • Soğanları ve sarımsağı yağda biraz pembeleştirin.Ardından  salçayı,bulgur ve baharatları ekleyip güzelce kavurun.
          • Kavrulan harca yaklaşık 2 su bardağı kaynar su koyup ocağı kapatın,tencereninde kapağını kapatıp dinlenmeye bırakın.
          • İçini çıkartıp hazırladığınız biberlere dinlenen harctan koyup pişireceğiniz tencereye dolmalara yerleştirin ve göz kararı bir su ekleyip ocağa koyun.
          • Dolmaların suyu bir iki kaynayınca altını kısıp güzelce pişene kadar ocakta bırakın.Pişip pişmediğini ve suyunu arada kontrol etmeyi de ihmal etmeyin. 
          *Dolmaya eklediğiniz su en fazla 1 su bardağı olmalı,eğer suyunu çekip hala pişmediyse tekrar gene az ilave edilir.

          29 Temmuz 2011 Cuma

          Pembe Jeep ve Nurten Abla'nın Tuzlu Kurabiyesi

          Umud etmek güzeldir hani dedik ya"umut fakirin ekmeği değil dünyanın nimeti olsa"işte bu düşünce sizin bazen kısa bazen baki gülümsemelerinizi&sevinçlerinizi de getirince gökyüzüne bir başka bakıyorsunuz alemi bir başka görüyorsunuz.
          Bugünlerde ben öyle görmüyorum gökyüzünü ve geceleri uykuya dalarken izlediğim sema'nın rengini sanki gündüz de aynı görüyorum,aynı koyuluk.
          Şu pembe renkli göz kırpan oyuncak araba işte böyle karanlıklar içni verilmiş güzel baki aydınlıklardan!
          Felseden arkadaşlarımın "Felsefe Günleri"nde sunumları vardı bizde gittik ve Betül bizi görünce sevindi "dedim artık bir ödül verirsin geldik diye"o da "ne isterseniz dedi "bende" bir jeep" dedim:-)
          Tamam ama bir 10 sene bekle iş hayatından sonra dedi:-)
          Amma velakin 2-3 gün sonra elinde bir paketle geldi ve üzerine de inşallah daha büyüklerini alırsın dileğiyle bu hediyeyi verdi.
          İşte alın size umut!

          Yarım çay bardağı limon suyu
          Yarım çay bardağı su
          1 paket margarin veya 250 gr lık tereyağ(oda sıcaklığında)
          1 paket kabartma tozu
          1 çay bardağı sıvıyağ
          Tuz
          Aldığı kadar un

          Üzeri için :

          Yumurta sarısı
          Çörekotu

          Hazırlanışı:

          • Öncelikle un dışındaki malzemeleri bir karıştırma kabına alıp hepsini birbirine karıştırın.
          • Ardından azar azar ununu ekleyin.
          • Yumuşak bir hamur elde edince un eklemeyi bırakıp az yoğurun birbirine ve yağı kağıt serilmiş fırın tepsisine dizin.
          • Yumurta sarısını sürüp çörekotu serpin ve 170-180 derece ısıtılmış fırına verin.

          26 Temmuz 2011 Salı

          Patlıcanlı Makarna

           Sıcak havanın çökerttiği rehavet birde yaşadığımız gelgitlerin bileşkesi daha bir yılgınlık veriyor.Burası bir yemek blogu melankolinin anlamının hakkının verilme yeri değil ama netameli bir ruhun havası yüzünüze çökmüşse şen-şakrak bir cümle yığını kuramıyorsunuz.Dürüstçe bunları yazmak daha fazla değiştiriyor yüzünüzün halini ruhunuzun yıkıntı halini..
          İnsan anlattıkça bazen yenildiğini hisseder ama rahatlamanın verdiği hafifliktir o sırada anlayamadığım.
          Dünya konuştukta düzelicek iyileşicek diyorsak herkesin cümlelerini esirgemediği ve inancı,umudu eksiltmediği bir gelecek inancıyla hadi gülümseyelim!

          Dün bir sürü işten sonra annemle ne yapsak diye düşünüp son karar "patlıcanlı makarna mı yapsak ?"diye sorduğumuz sorunun cevabı olarak çıktı karşımıza bu güzel lezzet.
          Biliyorum içinizden"e tabi herbirine güzel lezzet diyorsun çünkü sen yapıyorsun"diyen çıkabilir haklılık payı yüksek ama gerçekten deneyip beğenmeyen çıkanlar muhakkak yazsın bilelim.Herşeyi eğrisiyle doğrusuyla bilirsek net cevablarımız olabilir.

          Hiç denememiştim bundan önce patlıcanla makarnayı sadece bir kere bir dergide görmüştüm ama sadece görüntüsü aklımdaydı tarifi hiç hatırlamıyorum,kendimce denedim ve annemde çok beğendi.Deneyenlerin de beğenmesi dileğiyle.
          3 orta boy soğan
          3 domates
          3-4 diş sarımsak
          3-4 adet sivri biber
          Yarım paket makarna
          3 adet patlıcan(orta boy)
          2 çorba kaşığı zeytinyağ
          250 gr yemeklik kıyma
          Pul biber
          Tuz

          Üzeri için:

          Nane
          Rendelenmiş kaşar peyniri

          Hazırlanışı:
          • Tavaya önce yağı koyup ardından yemeklik (küçük küçük)doğanmış soğanları ekleyip kavurun.
          • Soğanlar biraz kavrulduktan sonra minik doğranan sivri biberleri de,sarımsağı da ekleyip kavurmaya devam edin.
          • Ardından kıymayı da ekleyip kıymayla birlikte kıymayı kavurun.
          • Kıyma kavrulurken patlıcanları alacalı şekilde soyup küçük küçük doğrayın.Doğranan patlıcanları tuzlu suya koyun ve biraz tuzlu suda bekletin.
          • Makarna suyunu da ocağa koyun kaynayan suya tuz ekledikten sonra yarım paket makarnayı da ekleyip 9-10 dakika haşlayın.
          • Kıyma kavrulduktan sonra rendelenmiş domatesi,pul biberi ekleyip ocağın altını açın ve harlı ateşte 2-3  dakika çevirin.
          • Tuzlu suda bekleyen patlıcanları 1-2  kere sudan geçirip tuzunun gitmesini sağlayın ve avucunuzda iyice suyunu sıkıp kıymalı karışıma ekleyin.
          • Patlıcanlarla beraberde harlı bir şekilde 4-5 dakika kavurun ve arından tavanın kapağını kapatıp ocağı kısın.
          • Haşlanan makarnayı süzgece alın üzerinden bir soğuk suda geçirip kenara koyun.
          • Patlıcanların pişip pişmediğini kontrol edin,fazla yumuşamasın orta yumuşaklıkta pişsin.yaklaşık 6-7 dakika yeterli olabiliyor.
          • Patlıcanlarda piştikten sonra makarnayı,tuzunu da ekleyip birbirine karışmasını sağlayın.Ağzını kapatıp kısık ateşte makarnayla da beraber 2-3 dakika ocakta tutun.
          • Altını kapadığınız makarnayı servis tabağına alıp isterseniz kaşar peyniri ve doğranmış nane ile servis edin.

          25 Temmuz 2011 Pazartesi

          Çevreci Omlet

          Bugünlerde cümleler kısa tutulsa..
          Herkes cevab peşinde koşup karşısındaki sorulara boğmasa
          Umudu olanların o güzel umudlarını kırmak adına birileri kendi umutsuzluklarıyal  karşısındakini yormasa,yıkmasa.
          Zaman akarken dalga sesi gibi cüretkar rahatlatan sesler fon müziği olsa parazit sesler uzak olsa
          Suretler gönülden,sesler kulaklardan kazınmasa
          Unutulmalı diye zorla kafamıza kazınmaya çalışılanlar unutulmasa
          Beklentiler olmasa ve gönülden geçenlere ket vurulmasa
          Karşımızdakinin özgürlüğü bir diğerinin mutsuzluğu olmasa
          Ya da birinin mutluluğu diğerinin ebedi mutsuzluğu olmasa
          Umut fakirin ekmeği değil dünyanın nimeti olsa
          Ya da bütün se-sa ile noktalanan cümlelerden se-salar atılsa yaşam ne kolay ve de ne kadar mutlu olur değil mi?
          Aynı Akdeniz&Ege'nin havasındaki neşe ve neşeli ruhlar gibi!
          ***
          Pazartesi sabahı bugün yeni bir hafta başlıyor,herşeyin dün beni tadıyla bu şaşırtan omlet gibi herkesi şaşırtıp mutlu etmesi dileğiyle!Çünkü şaşırıp mutlu olunca daha bir fazla oluyor mutluluk oranı..
          Biliyorum adı ilginç gelicek ama dün anneannemden dönerken ne güzel böyle bir ad çünkü bir sürü ot aldı.Yayınlanmak üzere yapılmış bir tarif değildi öyle ne varsa karıştırdım gibi birşey oldu ama tadını hiç böyle beklemiyordum hatta reyhan kötümü yapıcak derken cidden çok beğendik ki ben yumurta çok sevmem!Birde omlet tarifi de verilir mi derdim ben ama öneri mahiyetinde de veriliyormuş kendi kendime ders verdim.

          Çevreci omlet :-)

          • Yumurta
          • Maydonoz
          • Dereotu
          • Reyhan
          • Nane
          • Mihaliç,abaza,beyaz peynir
          • Tuz
          • Tereyağ
          Yumurtaları kırıp iyice çırpın.Reyhan,maydonoz,dereotu,naneyi yıkayıp ince ince kıyın.Ardından yumurtaya karıştırın sonrada içine 2-3 çeşit peynirden az az ekleyin(isteyen sadece beyaz veya kaşar peynir).Tavaya koyduğunzu tereyağ eriyince omleti de boşaltın ve kısıkta pişirin.Ters çevirip diğer tarafınında pişmesi sağlanınca servis tabağına alın.

          19 Temmuz 2011 Salı

          Sodalı&Yoğurtlu poğaça

          Ne kadar uzun bir zaman olmuş?
          Son 3-4 aydır yaşamımıza dair her türlü sızı,sevinç,sıkıntı açıkçası birbirine  geçmiş bütün zıtlıkları bu aciz bünyelerimizde topladık aile boyu ve bireysel olarak!
          Blogumu hergün düzenli açıp hatta bazen gün içerisinde fazlasıyla açan biri olup hiç içimden ne bişey yapasım ne de yazasım gelmeyeceğimi deseydi birii nanmazdım ama oluyormuş işte.
          Hayırlısı deyip işin içinden kendimi hem sıyırmak hemde bizi biz eden en yücesine sığınıp tevekkül etmekten başka bir niyetim yok.
          Bugünlerde geçicek belki etkisini ömrümün sonuna kadar hissediceğim ama bundan hiç gocunmayacağım..
          ***
          Bugünlere güzel bir tat olan geçtiğimiz pazar günü bizim yarı sosyolog yarı tarihçi ve tam gazeteci Esra hanımın güzle manzaralı balkonuna misafir idik diğer Sosyolog İsmehan ile.
          Onlara giderken poğaça götürmek için mutfağa girdim sabah sabah ve uzun zamandır bu işlerden uzak kalmanın nasıl bir özlem getirdiğini gördüm.Bir önceki akşamda anneannemde Bulgur pilavı yaparken bunu daha da fazla hissedip zevk almıştım sanki ilk defa mutfağa giriyormuş gibi..

          Yoğurtlu poğaça klasiktir çocukluğumuzdan beri ama ben birde soda da katsak ne olur dedim ve arkadaşlarımda annemlerde çok beğendiler.

          Malzemeler:

          1 şişe soda
          1 su bardağı yoğurt
          Yarım su bardağından biraz fazla sıvıyağ
          2 kabartma tozu
          2 tatlı kaşığı şeker
          1 tatlı kaşığı tuz
          3 yumurta (birinin sarısı ayrılıcak)
          Aldığı kadar un

          İç harcı:peynir,zeytin.kısaca ne isterseniz.

          Hazırlanışı:

          • Un dışındaki malzemeleri elinizle karıştırın.
          • Ardından azar azar unu ekleyip sert olmayacak şekilde bir hamur elde edin.
          • Bu hamuru 15-20 dakika dinlenmeye bırakıp ardından istediğiniz iç harcı ile hazırlayıp fırın tepsisine dizin.
          • Üzerlerine yumurta sarısı sürüp 200 dereceli önceden ısıtılmış fırına verin.
          *Yumurtaları 2 tane koyucaktım ama yanlışlıkla diğerini de kırmışım!Bu sebeple 3 tane oldu aslında isteyen 2 ile de yapabilir.Yalnız böyle de bir fazlalığı olmadı.

          4 Haziran 2011 Cumartesi

          Tatlı yesek tatlı da konuşsak?

          Bugünlerde tatlı yiyip tatlı konuştuğumuzda da öyle gitse herşey?
          Yakınımızda olan herşey bizi etkiliyor ki illa yakın olmasına da gerek yok "vicdan"ile yaşayan herkes kendi ruh kabının aldığı ölçüde etkilenir olandan bitenden,yaşanacaklardan vs vs.
          Bugünlerde herşey üst üste gelip etki alanımızın ne kuvvette olduğunu ölçer gibi.Hastalıklar,kişisel sızılar,çevrede olup bitenler,dersler,sorumluluklar!
          Bunlar çoğaltılabilir ama bugün bir hocamızın derste dediği gibi"siz yaşadığınız alanda ne kadar düzeltilmesi gereken şey görürseniz dünya size o kadar bunaltıcı,sıkıcı gelir"bu sebeple gördüklerimizin bizim düzeltmemize muhtaç olduğunu hissedip kendimizi büyük güç olarak görüp huzursuzluğun en büyüğüne sahip olmaktansa öyle veya böyle orta yollar yada varolanla götürmeyi tercih etsek?
          Neyse tadın netamelide olsa gene de hamdolsun dediğimiz günlerde bu güzel pastayı ağız tadı adına hem mecazen hem de madden yedik,sevdik.
          Umarım deneyenler de severler!
          Kakaolu Çilekli Pasta

          Malzemeler:


          5 yumurta
          3 türk kahvesi fincanı şeker
          4 türk kahvesi fincanı un
          1 kabartma tozu
          1 çorba kaşığı kaynar su
          1 çorba kaşığı sıvıyağ
          2 çorba kaşığı kakao
           
          Çilek
          Keki ıslatmak için 1,5 su bardağına yakın süt
          Tart jöle
          İri dövülmüş fıstık

          Ara kreması:

          4 su bardağı süt
          2 çorba kaşığı nişasta
          2 çorba kaşığı un
          2 vanilya
          5 çorba kaşığı şeker
          Yarım paket(100 ml)krema

          Üst krema için:

          Creme ole yi 2 su bardağı süt ile çırpın

          Hazırlanışı:
          • Önce kek için yumurta ile şekeri krema kıvamına gelene kadar çırpın.
          • İyice kalınlaşıp köpük köpük olan yumurta ile şekere yağı ve suyu ekleyip bir çırpın.Ardından unu,kabartma tozunu ve son olarak kakaoyu ekleyip iyice karışmasını sağlayın.
          • Yağlı kağıt ile alt tabanını kaplanan kalıba kek hamurunu döküp önceden 160 dereceye ısıtılmış fırına verin.
          • Kek pişerken krema dışındaki bütün malzemeleri tencereye koyun ve karıştırarak pişirin.
          • Pişen kremaya biraz orta sıcaklığa geldikten çiğ kremayı ekleyip mikserle 3-4 dakika çırpın.
          • Pişen keki çıkarttıktan sonra ılınmaya yakın üçe  ayırın.
          • 3 pandispanya katını ayrı arı süt ile ıslatın.
          • Islanan kekin ilk katına kremadan biraz sürün ardından yarıya bölünen çilekleri dizin.Ardından diğer kat içinde aynı işlemi yaptıktan sonra son kat ile de kapatın.
          • Süt ile hazırladığınız creme oleyi pastanın üzerine güzelce kapatacak şekilde sıvayın.
          • Ardından yarıya bölünen çilekleri uzunlamasına hafif dik yerleştirin.
          • Bu işlem bitince de üzerinde ki tarife göre tart jöleyi hazırlayın ve soğumadan  çileklerin üzerine fırça yardımıyla sürün.
          • Son olarak iri dövülen fıstıkları da kenarlarına koyun.
          *Fıstık az kalmıştı gece 3 te bulamayacağım için bu kadar ile yetinmek zorunda kaldım.
          *Bu arada fırça ile sürme yöntemini hiç denememiştim geçenlerde Aslı'dan görünce denedim ve çok iyi oldu.Bundan önce tart jöle ile hüsran dolu çalışmalarım olmuştu amma bu sefer barıştık.

          30 Mayıs 2011 Pazartesi

          İki renkli Reçelli Kurabiye


          Yemeği sevmek güzeldir ama bazi güzel şahsiyetler daha bir severler ve onlarla takıldığınızda güzel lezzetlere de ortak olmak vardır.Böyle güzel insanlardan olan ismi lazım değil bir arkadaşımız geçen gün bir sempozyum sırasında arada verilen kurabiyelerden peçeteye toplayıp masaya getirince buna benzer bir kurabiye ile tanışma fırsatı yakaladık!
          O yediğimizin içine harç gibi koyup reçel ile pişirmişler ve reçel macun hale gelmişti,öyle de denedim ama ondan çok memnun kaldığım söylenemez.çünkü dediğim gibi çok kuruyup macun kıvamına erişiyor reçel.Bende böyle denedim memnun kaldık şu an hatta çayımın yanında nefis bir lezzet olarak salınıyor.
          Yemeği seven o arkadaşıma katılıyorum herkes onun gibi güzel ve dürüstçe yemeği hem sevip hem de dile getirebilse değil mi?

          Malzemeler:


          125 gr tereyağ
          2 çorba kaşığı pudra şekeri 
          2 yumurta akı
          1 paket kabartma tozu
          1 paket vanilya
          1,5 su bardağı nişasta
          1,5 su bardağı  un
          1 adet buz
          1 çorba kaşığı kakao

          İçine herhangi bir marmelat(ben ahududu kullandım,annemin vişne marmelatı bittiği için)
          Hazırlanışı:
          • Öncelikle oda sıcaklığında yumuşamış tereyağını,yumurta aklarını,pudra şekerini,kabartma tozu,vanilyayı ve buzu yoğurma kabına alın ve karıştırın.
          • Birbirine güzelce harmanlandıktan sonra azar azar un ve nişastayı ekleyin.
          • Buz büyük ise eğer erimesini beklemeden de çıkartabilirsiniz.
          • Yumuşak bir kıvam elde ettiğiniz hamurunuzu ikiye bölün.
          • İkiye böldüğünüz hamurdan birine kakaoyu ekleyip iyice yoğurup kakaoyu yedirin.
          • Biri beyaz biri kahverengi olan hamurdan yarım ceviz büyüklüğünde parçalar alıp ikisini elinizde birleştirerek yuvarlayın.
          • Yuvarladığınız hamurların içine elinizle çukur açıp fırın tepsisine dizin.
          • Altı pembeleşmeye durunca pişen kurabiyelerinizi fırından çıkarın ve kaşık yardımı ile çanak kısımlarına reçel koyun.
          *Nacizane önerim,un ve nişastada azaltmaya gidebilirsiniz eğer kıvama gelirse hamurunuz.

            29 Mayıs 2011 Pazar

            Bitter Çikolatalı Puding ile güzel bir Pasta

            Vakit şehir insanının problemi ne yazık ki!Birçok iş ile uğraşıp aslında birçok gereksiz şeye zaman harcadığımızın farkına varıp bunu içimizde daha da sıkıcı bir şekilde hissediyoruz.Çünkü gün içerisinde yaptığımız herşeyin ne kadar değerli ve gerekli olduğunu düşünüp yapmamız gerektiğini kendimize kanıtlamak için bir çeşit savunma hareketinde bulunuyoruz,eğer bunu yapmassak yapacağımız herşey bir zorunluluktan öteye gidemez  ya yapmayıp atalete ya da bizi biz yaptığına inandıklarımızla uğraşmayı seçeriz ki aslında bu olsa ne güzel olur değil mi?
            İşte orası da bir soru işareti eğer bu soruları sorabiliyorsak gün içerisinde yaşadığımız o sıkıcı ve bizim vaktimizi alan işler sayesinde oluyor,pragmatist bir bakış açısı geliştirip en sıkıcı anın muhasebesinde de bir sebep-sonuç ilişkisi ile durumu kurtarabiliriz.
            Biliyorum çapraşık ve karmaşık bir cümleler yumağı ile "vakit"ile olan sorunumuzu özetlemeye çalışıyorum ama bu durum için saatlerce yazılabilir,konuşulabilir.Vakit bizim için şu an bazen farkında olduğumuz bazen olmadığımız bazende olmak istemediğimiz bir değer.
            Herşeyin yitirildiği zaman değer bulduğu günümüzde biz vakit ile de aramıza böyle tuhaf bir ilişki kuruyoruz ve bunun üzerinden prim toplayacak cümleler kurup yazılar çiziktiriyoruz aynen şu an benim yaptığım gibi.
            "Bu hamur çok su götürür"lafzını dolduracak minvalde yazabilirim eğer durmassam amma velakin durmalıyım ki yukarıda bahsettiğimiz bu "vakit"ile problemi olup buraya yemek blogu olduğunu arada hatırlatabilen sahibesi yani "ben" basit ama leziz,hafif ama tekrar yedirten bu pastayı anlatabilsin ve paylaşsın.

            Bu pastayı bizim meşhur simetri uzmanımız,milim şaşmadan kestiği kekler ile ünlü Nurcan getirmişti birgün gene her daim toplandığımız  kahvaltılarımızdan birine bende hemen "nasıl yaptın"diye sorup "aaa cidden hazır pudingle,bu kadar kolay ve güzel"diyerekten yapacağım deyip hemen yaptım.Bu pastada şu üçlünün uyumu ile bu tad yakalanıyor yoksa olmuyor.Evde fındık yoktu ceviz mi olsa derseniz ben burada boşuna anlatmış olurum bu sebeple Fındık+Burçak yada Altınbaşak+Bitter çikoatalı puding ile size akşama tatlı!

            Farkındayım çok basit bir tatlı hatta bunca becerikli blog sahiplerinin yaptıklarının yanında "neden yayınlıyorum"da dedim ama her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır misali bende kendi damak tadıma dair olanı yayınlayayım dedim ve bu akşam olsaydı gene yerdim 3 dilim.

            Nurcan'ın Bitter çikolatalı Pudingli Pastası


            1 paket bitter çikolatalı pudingi üzerindeki tarife göre pişirin ve biraz orta ılıklığa gelmesini sağlayın.Ardından burçakları(2 paket kullandım küçük dikdörtgen tepsiye)dizin ve bir kat krema sürün sonra bir sıra daha bisküvi ve krema en son tekrardan 3.kat bisküviyi de dizip son katına da kremayı sürüp üzerine bolca iri kıyılmış fındık serpin.

            Pastanın sahibesine bugün gene senin pasta çok güzel anlatıyorum yapın diyorum diyince,bunun şeklinin hafif dik durup yapılan pastadan olduğunu o gün getirdiği zaman  klasik bisküvili pasta gibi yaptığını belirtti,bilginize.

            22 Mayıs 2011 Pazar

            Bir pazar sabahı yürüsek mi,bir önceki gün tadılan poğaçaların benzerlerini mi denesek?

            Dün bizim cumartesi grubu ile toplandığımızda çay soframızda buna benzer mini poğaçalar vardı,hani pastanelerde olur minik spesiyal poğaçalar.Benim de niyetim buna benzer birşeyi denemek ve aslında patatesli ve peynirli yapmaktı amma velakin aksilikler sepetinden bugünlerde bize çok şey çıktığı için buzdolabının bozukluğu nedeniyle peynirliler hayal oldu!Anneannemden akşam getirilen yoğurt ile peynir de gelicekti ama ne yazık ki annem unutmuş.Aslında sabah birde Balat'a yürüşte plandaydı amma mutfakta tam 4-5 dakika düşüdüm"yürüsem mi,poğaça denesem mi?"balkona gidip malzemeleri getirdim sonra odama çekildim gene düşündüm sanki dünyayı kurtaracağım!Poğaçalar galip geldi ve istememe rağmen yürüşe gidemeyip bu minik lezzetleri yaptım ve iyiki de yapmışım sabahtan beri kaç tane yediğimi hatırlamıyorum.Gevrekliği ve patatesin kuru olmaması tam istediğim gibi idi,pastanelerde yediğim bu minikleri artık buna benzer karışımlarımla yapmaya devam edeceğim.Minik poğaça eylemleri devam edecek!
            İnsanın kendini taltiflendirmesi hoş olmuyor belki ama cidden bunu bende çok beğendim ve böyle yersem bir daha yapmaya korkacağım.

            Patatesli Minik Poğaçalar
            Malzemeler:

            1 su bardağı eritilmiş tereyağ
            Yarım çay bardağı sıvıyağ
            1 su bardağı yoğurt
            3 yumurta (birinin sarısı üzeri için ayrılıcak)
            1 çay bardağı ince kıyılmış badem
            2 kabartma tozu
            3 tatlı kaşığı şeker
            1 tatlı kaşığı tuz
            Aldığı kadar un

            İç harcı için

            3 orta boy patates
            1 su bardağı süt
            Karabiber
            Tuz

            Hazırlanışıı:
            •  Patatesleri soyup kür şeklinde doğrayıp haşlayın.
            • Haşlanan patatesleri süzgece alın ve soğumaya bırakın.
            • Soğuduktan sonra da sütü,tuzu,karabiberi ekleyin ve ezip karıştırın.
            • Hamuru için de un dışındaki malzemeleri karıştıın birbirine ve ardından azar azar ununu ekleyin.
            • Yumuşak bir hamur elde edince hamuru biraz dinledirin
            • Ardından dinlenen hamuru merdane ile çok kalın olmayacak şekilde açın ve büyük çay bardaklarıyla yuvarlaklar  kesin ve ortalarına patatesli harctan koyup kapatın.
            • Fırın tepsisine dizdiğiniz minik poğaçaların üzerine yumurta sarısı sürün ve susam serpip önceden ısıtılmış 200 dereceli fırına verin.
            *Patatesleriniz büyük olursa 2 de yeterli olabilir.Ben orta boy olduğu için 3 tane kullandım az birşey de harc arttı.
            *Mini fırına göre olan tepsilerle 3 tepsi çıktı bu sebeple yumurta sarısı yetmeyebilir çünkü 3.tepsiye yetmedi. 
            *Birde fotoğrafları yakın çekim çektiğimden büyük dursalarda bunlar gerçekten minikler:)

            Supangle

            Bu tatlıyı ne zaman yesem,yapsam annemin eski evimizin küçük mutfağında gösterdiği çaba hep aklıma gelir. Mikser,blender yok iken süzgeç...